31 Mayıs 2016 Salı

TÜRK LAİKLER VE İSRAİLLİ SİYONİSTLER Siyonistler sosyalist, ulusalcı, laik ve din karşıtı insanlardan oluşur. Amaçları din temelli bir Yahudi devleti değil, laik-ırkçı-modern bir İbrani devleti kurmaktı.


Geçtiğimiz günlerde laiklik tartışmaları tekrar alevlenince Yahudi gazetesi Algemeiner’den bir makaleyi hatırladım. Haham Moshe Averick tarafından kaleme alınan ve İsrail’i kuran ve yöneten Siyonistleri anlatan yazıyı okunca sanki Türkiye’nin laiklik tarihini okumuş gibi oluyorsunuz. Yazıyı bitirdikten sonra insanda “Laiklik Siyonizm’dir” kanaati oluşuyor.
Yazarın yazdıklarına göre Siyonistler sosyalist, ulusalcı, laik ve din karşıtı insanlardan oluşur. Amaçları din temelli bir Yahudi devleti değil, laik-ırkçı-modern bir İbrani devleti kurmaktı. İlk Siyonistler sadece dillerini değil kendi Rus ve Alman isimlerini bile İbranileştirdiler. Mesela, İsrail’in kurucusu David Ben-Gurion’un ismi David Gruen, Erdoğan’ın one minute çektiği Shimon Peres’in ismi Shimon Persky idi.
Siyonistler, devlet kurulmasını istemeyen, Araplarla iyi geçinen ve askerlik yapmak istemeyen dindar Yahudileri sevmezlerdi. Onlar için Ortodoks Yahudiler gerici, karanlık, parazit, yabani, ikinci sınıf insanlardı (bkz. Türkiye’deki İslami kesim). Askerlik yapmayanlara iş de vermezlerdi. İsrail’e göç edenlerin çocuklarına dini eğitim verilmesi yasaklanmıştı. Karşı gelenler cezalandırılıyor, koşer dedikleri Yahudilikte helal sayılan yiyecekleri yemeleri yasaklanıyordu (bkz. Üniversiteye ve orduya alınmayan imam-hatip öğrencileri). Ortodoks Yahudilerinin önde gelenlerinin öldürüldüğü ya da hapse atıldığı bile oldu. Siyonistlerin amacı yeni kurulan İsrail devletinde yeni adamı yetiştirmekti (bkz. 10. Yıl marşında bahsi geçen gençlik). Bu kişi dinden bîhaber, laik ve milliyetçi olmalıydı. O yeni adamı hepimiz biliyoruz; Filistin’i işgal eden, Gazze’nin etrafına duvar örüp hapishaneye çeviren, Filistinlilere su bile vermeyen, çocuk katili, Siyonist bir adam. 
Tıpkı bizdeki laik adam gibi. Osmanlı’dan miras kalma din, kültür, ahlak ve yaşam tarzını zorla kaldırıp üzerine ulusalcı-laik- (sözde) modern bir toplum oluşturmak isteyen Türk laiklerini hatırlayın. Bu uğurda nice dindar insan idamla, hapisle, sürgünle cezalandırıldı. Osmanlıca kaldırılarak geçmişle olan tüm bağlar kopartıldı. Ezan Türkçeleştirildi. Hacca gitmek yasaklandı. Sokakta bile başörtüsü takmak yasaklandı. İnanan insanlara “irticacı” yaftası yapıştırıldı. Kiminin (başörtülülerin) okuma hakkı bile elinden alındı. Her öğrenci rejimin dayattığı eğitim müfredatıyla yetiştirildi. Laiklik; din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması olarak tanımlarken, ibadet ehli namazda içinden okuduğu duayı bile Türkçe okumaya zorlandı. Din, devletten uzaklaştırılmıştı. Fakat devlet dinin her hücresini esir almıştı. 
İsrail’in dindar Yahudileri, yıllar süren baskılara rağmen Siyonistlere karşı verdikleri mücadelede epey bir mesafe katettiler. Hahamlık eğitimine devam etmek isteyenler askerlik yapmıyorlar. Artık iş de veriliyor. İsrail ordusundaki askerlerin yüzde 40’ı kipa takıyormuş. Özetle, dindar Yahudiler laik Siyonistleri domine etmeye başladılar. Bu iyi bir şey mi? Filistin davası ve Müslümanlarla ilişkiler bağlamında değişen bir şey olmaz. Belki daha da kötü olacak. Dindar Yahudi dinsiz Yahudi’den daha merhametli olmayacaktır. Ancak Siyonistlerle Ortodoks Yahudileri arasındaki çekişme, maneviyattan arındırılmış materyalist bir fikri temel alan laikliğin insan fıtratına uymayan, zoraki bir yönetim tarzı olduğunu gösteren iyi bir örnektir. 
Türkiye’nin laiklerini İsrail’in Siyonistleri gibi bir son bekliyor. Bunun sebebi iktidarda muhafazakar bir kimliğe sahip AK Parti’nin oluşu değildir. Laiklik, insanın hür iradesine alternatif yollar sunmak yerine diğer yolları yıkıp kendi yolunu “mecburi yön” levhasıyla topluma dayattı. Bu yolun yokuşa kazılmış dere yatağından farkı yoktu. Sonunda yokuşu tırmanamayan dere kendi yatağına geri dönmek zorunda kalacak. Dolayısıyla AK Parti laiklik mevzusunda bir sebep değil sonuçtur. Laikliğin gerilemesinin sebebi ise laiklerin kendileridir. İnsana ve değerlerine saygısız, kibirli, dayatmacı, ötekileştirici, sosyal hayatın tabiatına aykırı, kanunlarla yaşatılmaya çalışılan bir ilke lafla ve retorikle varlığını sürdüremez. Laik kesim belki kabullenmeyecek ama laiklik tıpkı Siyonizm gibi gerileme evresinde. Yakında hepten yok olmasa da işlevsiz kalacağı muhakkaktır.
YENİ AKİT / İbrahim Bekiroğlu

Türkiye’de Siyonizm tehlikesi!
Bu asla bir ırkçılık değildir. Yahudilik propagandasını örtmek ve saklamak için ırkçılık yapılıyor diye yaygara koparıyorlar. Burada tamamen Türkiye’nin mevcudiyetine yönelik psikolojik saldırılar söz konusudur” diye konuştu.
Türkiye Kültürel Genetik Araştırmaları Düşünce ve Teşhis Platformu Onursal Başkanı Deniz Şar, Akit’e çarpıcı açıklamalarda bulundu. TV ve gazetelerde gizli Yahudilik propagandası yapıldığını belirten Şar, “Türkiye, Siyonizm’in işgali altındadır” dedi.

“TÜRKİYE’DE GİZLİ BİR YAHUDİLİK PROBLEMİ VAR”

Türkiye’de gizli bir Yahudilik sorunu olduğunun altını çizen Şar, “Bunu biz İslami kesim olarak gündeme getirdiğimiz zaman ırkçılıkla suçlanıyoruz. Bu asla bir ırkçılık değildir. Yahudilik propagandasını örtmek ve saklamak için ırkçılık yapılıyor diye yaygara koparıyorlar. Burada tamamen Türkiye’nin mevcudiyetine yönelik psikolojik saldırılar söz konusudur” diye konuştu.

“BU BİR MİLLİ GÜVENLİK MESELESİDİR”

Yahudi soyunun Müslüman-Türk milletinin mevcudiyetine ve mülküne göz diktiğini belirten Şar, şöyle devam etti: “Bu soy ülkemizde hemen hemen her kademeye sızmış durumdadır. Bu bir milli güvenlik meselesidir. Bunun siyasi terimine Siyonizm deniliyor. Türkiye Siyonizm’in işgali altındadır. Adamların kimlikleri Türk ve Müslüman isimleri altında gizlidir.”

“BUNLARIN ARKASINDA GİZLİ ÖRGÜTLER VE İSTİHBARATLAR VAR”

TV’lerde yapılan tek taraflı ve gizli yayınlarla Yahudilik propagandası yapıldığını dile getiren Şar, örnek de verdi: “Örneğin ‘Kaderin Çağrısı’ filmi bir TV kanalında Ramazan ayı boyunca 5-6 defa yayınladı. Bu filmde gösterildiği gibi Siyonistler, Türkiye’de de gerçek isimlerini değiştirerek faaliyetlerini en önemli kurumlarda sinsice yürütüyor. Ramazan’da bu amaçla çok fazla bir kampanya düzenlendi. Bu adamların amacı iyiyi kötüleme, doğruyu yanlışlama, hayırlıyı kara gösterme, yaptığınız her çabayı karalama üzerine kuruludur. Bunlar kendilerini deşifre edenleri karalıyorlar. TV, gazete ve medyayı kullanarak nesilden nesle bu görüşlerini aktarmaya çalışıyorlar. Türkiye Siyonizm’in işgali altındadır. Bu şekilde devleti yürütmemiz mümkün değil. Bunların arkasında gizli örgütler ve istihbaratlar var.”

“İSLÂM DÜŞMANLIĞINI LAİKLİK OLARAK SATARLAR”

Cumhuriyet döneminde Almanya’dan getirilen Yahudi profesörlerin Türkiye’deki üniversitelerin temellerini kurduklarını söyleyen Şar, “Bu adamlar Türk isimlerini almış Yahudileri yerlerine bırakarak ülkelerine gittiler. Bundan beri Türk akademisi, sözde bu bilim adamlarının gölgesinde bunların istikametinde ve kadrolaşması ile gelişmiştir. Şimdi bu bilim adamları İslam düşmanlığını laiklik olarak satarlar. Burada laiklikten amaçlanan şey İslam düşmanlığıdır” dedi.

Yeni Akit

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder