28 Haziran 2016 Salı

Yazıklar olsun bu haçlı kuşatmayı görmeyenlere Dünyanın bütün büyük şeytanları, Kurtuluş Savaşı’ndaki gibi, bugün ülkemize karşı topyekûn Haçlı savaşı yaparlarken, ülkemize ve İslam coğrafyasını paramparça ederken, Allah’tan korkun, insaflı ve adaletli olun.

KÜÇÜK SİYASİ HESAPLARLA, KENDİ DEVLETİNİZİ SUÇLAMAKTAN VAZGEÇİN, ONLARIN EKMEĞİNE YAĞ SÜRMEYİN. HIRSIZIN HİÇ Mİ KABAHATİ YOK.


Hıristiyan batı dünyası, dinlerinden uzaklaştıkça ilerlediler. Biz ise dinimizden uzaklaştıkça geriledik. Koyu bir karanlık içerisindeki, Katolik kilisesinin baskı ve zulmüne karşı Alman Martin Luther ve İtalyan Calvin’in, anlamadan okudukları İncil ve Tevrat’ın kendi dillerine çevrilip,  papazların ve kilisenin, yalanlarını ve sahtekarlıklarını gördükten sonra, kilisenin baskısından kurtulan Ortodoks ve Protestanlar, teknik ve teknolojide ilerlediler, düşünce hayatında da, kilise baskısından kurtuldular ve özgürlük (1789) döneminde Fransız İhtilali ile kiliselerin ellerindeki, malları ve otoriteleri geri alındı. Halk özgürlüğün ne olduğunu, medeniyetin ne olduğunu da, açıkça gördü. Kilise yobazlığından kurtuldukça geliştiler, medeniyet yolunda ilerlediler, aynı dönemde, Osmanlı savaşlarla yorgun ve bitkin, gerileme atalet dönemine girmişti. Fakat Osmanlı gerilemeye ve yozlaşmaya doğru yüz tuttuğu aynı dönemde, gelişen batının taklitçisi olarak, o günün batı hayranı, kimliğini yitirmiş dininden uzaklaşmış Jöntürkler grubu, dinini inkar etme ve uzaklaşma yoluyla, ilerleyeceğini zannetti. 
Batıdaki bu gelişme yobazlıktan uzaklaşıldığı için, bir gelişme olduğu, bizde ise yobazlıktan, dine dönüldükçe ilerleme olabileceği tam mânâsıyla anlaşılamadı.
Bizim aydınlarımız batıdaki bu gelişmeyi ve inkişaf olaylarını, biz de kendi dinimizden uzaklaşırsak, aynı şekilde teknolojide ve sosyal hayatta ilerleyeceğimizi zannedildi ve bütün dünyaya ışık tutan dinimizin kıymetini bilemediler ve onların taklidi uğruna kendi dinlerini kötülemeye ve kendi dinlerine karşı, ihanet etmeye çalıştılar. İşte bu dönemde 600 yıldır ayakta duran İmparatorluğa kendi elleriyle son darbeyi vurdular ve ulu Çınar’ı devirdiler.
Aydınlanma döneminde özgürlükler ve demokrasi adına kendi krallıkları ve imparatorlukları, kiliseye karşı güç kazanırken, sadece Osmanlı’ya yöneltilen, özgürlük ve demokrasi kahrolsun diktatörlük ve padişahlık diyerek, yarı aydınlarımızın Paris Mason localarında ve Paris saraylarında ağırlayan ve hazırlayan, Jöntürkleri demokrasi ve özgürlük söylemleri ile Osmanlı’ya karşı yürüten, birinci ve ikinci meşrutiyet dayatmalar ile kendi eliyle kendi devletini ısırttırdıkları, Batı hayranı insanlarla bir yere kadar getirdikleri ihaneti, şimdi de aynı işbirlikçileriyle, devam ettirmektedirler.
Irak’ın parçalanması, Saddam Hüseyin’in devrilmesi zamanında, BABA BUSH’UN VE OĞUL BUSH’UN AÇIKÇA SÖYLEDİĞİ, BU BİR HAÇLI KUŞATMADIR SÖZÜ UNUTULDU GİTTİ. O günden bugüne, devam etmekte olan ve bugün Suriye’deki açıkça görülen alıştıra alıştıra, İslam coğrafyasını güya müttefikimiz olan, ABD, AB ve Rus el birliği ile bütün dünyanın gözü önünde parçalanması, bölüşülmesi hadisesi yaşanmaktadır.
Arap baharı arkadan, Mısır›daki ihtilal, Suriye’deki kanlı terör örgütleri tarafından bölünüp parçalanma, Suriye’nin bütün dünyanın gözünün önünde işgali, bağımsız bir Kürt devleti ve Ermeni Devleti kurulması hazırlıkları, Türkiye’den de Doğu ve Güneydoğu’nun koparılması projesi, uygulama aşamasındadır.
(AÇIKÇASI SEVR’İN DAYATILMASIDIR.)
Ülkemiz, vatanımız son dönem haçlı seferi ile karşı karşıyadır. Bu bir haçlı savaşıdır, içeriden ve dışarıdan işbirlikçileriyle, açık silahlı terör örgütleriyle, Osmanlı’nın son dönemindeki parçalanmasından sonra, Anadolu’nun parçalanması projesi uygulanmaktadır. Birinci Cihan harbinde başaramadıkları bu hadiseyi uygulayan bunca açık saldırılar ve ihanetler varken, KENDİ DEVLETİNİ SUÇLAYARAK HAİNLERİN EKMEĞİNE YAĞ SÜRMEYİN. Bugün ümmeti Muhammed’in ve İslam coğrafyasının tek ümidi olan istikrarlı Türkiye’nin, yeni Türkiye’nin yıldızının parladığı bir döneme girilmiştir. Böyle büyük bir yola girilmiş olması, elbette sancılı olacaktır. Yeni bir doğum elbette bazı sancıları da beraberinde  getirecektir. 
Her gün gelen şehit haberleri içimizi yakmakta, gönlümüzü  hüzünlendirmektedir. Lakin Çanakkale Harbi’nde 250 bin şehidimizi vermeseydik, bugün bağımsız bir ülkemiz, vatanımız olmayacaktı, dinimiz ve bayrağımız olmayacaktı. Bugün bu haçlı kuşatma karşısında, düşmandan çok kendi devletini ve askerini eleştiren, alaya alan ve kusur arayanlar, o günde olsaydı, yine aynı eleştirileri yaparlardı. Çünkü inadın gözü meleği şeytan görür. Bir kalenin açık otuz dokuz kapısı olsa, biri kapalı olsa gider o kapıyı gösterir.
Artık burası Hazreti Nuh’un Gemisi gibi, sığınanlara kapısını açmış, Ensar ve Hazreti İbrahim gibi herkese sofrasını açmış bir İslam Karakoludur. Kafirler ne kadar güçlü gibi görünseler de, bu gaddarlıkları ilahi bir tokatla başlarına geri dönecektir. 

YENİ AKİT /Nurettin Veren

Küfür Bir Millet’tir. Her Ne Kadar Ayrı Ayrı Devletler ve Kişiler Halinde Görünseler de Fetö İle Mücadele Sadece Devlet’e Ait Bir İş Değildir.



Devletin Paralel Terör Örgütü FETÖ ile yapmış olduğu operasyonlar yeterli değildir. Bütün Devlet kurumlarındaki en ince kılcal damarlara kadar, 40-50 senelik uzun yıllar içerisinde, sinsice yerleşmiş olan bu örgütün, yüzeysel operasyonlarla tasfiye edilmesi çok kolay olmayacaktır.
Her kurum ve kuruluş topyekûn bir seferberlik ve araştırma ile kendi içerisindeki FETÖ örgütünün elemanlarını, sempatizanlarını, çalışmalarını tespit ve takip edip, bunları Devlet’in yetkili birimlerine bildirmek mecburiyetindedir.
Şayet bu yapılanmayı araştırıp tespit etmez veya görmezden gelirlerse bu suça iştirak etmiş olurlar. Gülen’in bu kadar derin yapılanmasının, mücadelesini sadece Devlet’e ait bir mücadele olarak kabul edip, tribünlerden seyretmek ve tarafsız kalmak, yeterli olmayacaktır. Bu örgütün tekrar canlanıp taraftar bulması ve masum olduğunu inandırması, fırsatını örgüte kazandıracaktır. 
Karanlık konseyden aldığı talimatı yerine getirmek üzere, geçmiş hükümetleri ve en son Ak Parti Hükümet’ini de kandırarak, kuzu postuna bürünmüş kurt misali, pek çok kumpası kendi milletine karşı planladı.
Beş asırdır üst üste yapılan Haçlı seferleri ve Konstantinin İstanbul olması, Aya Sofya’nın, ellerinden alınarak, camiye çevrilmesinin kuyruk acısı, bütün Avrupa Hıristiyanlık dünyasında, ayrı ayrı görünseler de, İslam dünyasına karşı, içlerindeki hınç ve kin karanlık konseylerinde yapılacak entrikalar planlanmaktadır. Bu sonsuza kadar içlerinden çıkmayacak onların kinleridir.
Küfür bir Millet’tir. (HER NE KADAR AYRI AYRI DEVLETLER ve KİŞİLER HALİNDE GÖRÜNSELER DE)  
ABD derin devleti her zaman üç, dört alternatifi bir arada birbirine karşı kullanır. Türkiye’de aynı anda var olan bu güçleri; Asker, Hükümet ve Paralel gücü kullanmak üzere yapmış olduğu plan, Gülen›in sinsi politikaları ile önce Ordu’ya, daha sonra 17-25 Aralık’ta da Ak Parti Hükümet’ine karşı açıkça yapıldı. Gülen gücünün artık Askeriye’yi alaşağı edecek noktaya geldiğini görünce, yüzlerce generali, Silivri Cezaevinde tutarak ve daha sonra kendisine karşı koyabilecek kuvvet kalmadığından emin olunca, hiç tereddüt göstermeden, AK Parti Hükümeti’ni de 17-25 Aralık hadisesinde alaşağı etmek de tereddüt göstermedi.
Fakat Allah’ın takdiri ilahisi bu büyük ihaneti, AK Parti hükümetine karşı uygulama fırsatı vermedi. Eğer iki-üç ay daha gecikilse idi ve planlar üzerinde plan sahibi olan, Allah onlara acele ettirmeseydi, bugün Gülen›in ve dolayısıyla CIA’nın kontrolünde tamamen Irak ve Suriye’yi de bölüp parçalama görevinde, badigart olarak görev yapan, köle bir Türkiye olacaktı. 
Fakat Allah tuzakları başlarına geçirdi ve paniklediler veyahut da güç zehirlenmesi ile hiç endişeleri olmadığından, AK Parti Hükümeti’ne meydan okuyarak, Başbakanı ve AK Parti’yi erken devirmeye kalkıştılar.
Fakat oyunları bozuldu, bugün paralel yapı bu yanlışlığının hatasını bedelini acı acı görüyor. Tuzak kuranların üzerinde, tuzak Kur’an Allah vardır. Bu ülke eğer, Allah lütfetti ise İslam dünyasının, Orta Asya, Afrika Coğrafyasının tek umudu olarak, liderlik misyonunu yerine getirecek ise, Yüce Allah’ın himayesindedir. 
Yenilmez ve bozulmaz zannedilen, nice büyük güçler ve planlar Fil Suresinde, işaret edildiği gibi hesap harici birtakım İlahi müdahalelerle, kuşlarla, filler yenilir, planlar altüst olur, filler, kuşlara mağlup olur, bu Allah için çok kolaydır.
BU İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ MÜBAREK RAMAZAN AYI HÜRMETİNE, YÜCE RABBİM’İZ ÜMMETİ MUHAMMED’E, BİRLİK, BERABERLİK, İNŞİRAH VERSİN, RAHMETİ İLE MUAMELE ETSİN TUZAK KURANLARA VE TERÖR BELASINI BAŞIMIZA SARANLARIN DA, KAHHAR İSMİ İLE TUZAKLARINI BAŞLARINA ÇEVİRSİN.
YENİ AKİT / Nurettin Veren