20 Nisan 2015 Pazartesi

ABDULLAH MEHDİ BİN ALİ TALİB “Allah’ın bir halifesi daha vardır ki, yeryüzü zulüm ve haksızlıklarla dolu olduğu zaman zuhur edecektir. yeryüzünü adalet ve sükûnetle dolduracaktır. peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’in yolundan gidecektir. o hiç yanılmayacaktır. çünkü onun, görmediği yerde doğrultan meleği vardır. hakkı ayakta tutanlara yardım edecek, dediğini yapacak, bildiğini söyleyecek,

ABDULLAH MEHDİ HAZRETLERİ

Muhyiddin İbnül Arabi ks hz. mehdi zuhur ettiğinde ilk işinin yanaklarında sakal olmayan Arabistana hakim olan bir taifenin kökünü kazımakla işe başlayacağını haber vermiştir. Bu taife şu anda Vehhabilerdir. Yanaklarında sakal yoktur. Kılıçtan geçirme işlemine Mekkeden başlayacak
ABDULLAH
“Allah’ın bir halifesi daha vardır ki, yeryüzü zulüm ve haksızlıklarla dolu olduğu zaman zuhur edecektir. yeryüzünü adalet ve sükûnetle dolduracaktır. peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’in yolundan gidecektir. o hiç yanılmayacaktır. çünkü onun, görmediği yerde doğrultan meleği vardır. hakkı ayakta tutanlara yardım edecek, dediğini yapacak, bildiğini söyleyecek,

5- Muvaffak b. Ahmed-i Hanefi (568): Fıkıh, hadis, Şiir, vaaz, hitabede üstad idi. Menakıb’de Fahr-ul Kudat Necmuddin Ebu Mansur Muhammed b. Hüseyn b. Muhammed Bağdadi’den kendi senediyle Selman-i Farsi’den şöyle rivayet eder: Resulullah’ın sallâ’llâhu aleyhi ve alih huzuruna girdiğimizde Hüseyin’in onun kucağında oturuyordu. Resulullah sallâ’llâhu aleyhi ve alih de onun ağzından, gözlerinden öpüyor ve buyuruyordu ki: “Sen efendisin, efendinin oğlusun, efendinin kardeşisin, efendilerin babasısın. Sen İmamsın, İmamın oğlusun, İmamın kardeşisin ve İmamların babasının. Sen Allah’ın hüccetisin, Allah’ın hüccetinin oğlusun, Allah’ın hüccetinin kardeşisin ve senin soyundan olan Allah’ın hüccetlerinin babasısın; onların dokuzuncusu onların Kâimidir.”
Yine bu senetle Resulullah sallâ’llâhu aleyhi ve alih’ten şöyle rivayet eder: “Beni gökyüzüne çıkardıkları gece Allah Teala buyurdu ki: “Peygamber Rabbinden inene iman etti.” Bunun üzerine ben dedim ki: “Müminler de iman ettiler.” Allah Teala, “doğru dedin” buyurdu.

Daha sonra buyurdu ki: “Ümmetinden kimi kendi yerine bıraktın.” Ben, “onların en üstününü” dedim. Buyurdu ki: “Ali b. Ebi Talib’i mi?” “Evet” dedim. Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Ey Muhammed! Ben yeryüzüne bakarak seni seçtim ve senin adını kendi adlarımdan çıkardım. Ben Mahmud’um, sen ise Muhammed’sin. Daha sonra tekrar baktım ve Ali’yi seçtim. Onun da adını kendi adlarımdan türettim. Ben A’la’yım, o ise Ali’dir.”

“Ey Muhammed! Ben seni, Ali’yi, Fatıma’yı, Hasan ve Hüseyin’i ve Hüseyin’in soyunu kendi nurumdan yarattım ve sizin önderliğinizi gökyüzündekilere ve yeryüzündekilere sundum. Onu kabul edenler benim yanımda iman ehli sayıldı, kabul etmeyenler ise bunun dışında kaldı.
Ey Muhammed! Kullarımdan biri sizin önderliğinizi kabul etmediği halde bütün gücüyle ölecek derecede bana ibadet etse de onu affetmem. Ey Muhammed! Onları görmek ister misin?” Ben, “Evet, ey rabbim” dedim. Bunun üzerine “bak” buyurdu. Baktığımda Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin, Ali b. Hüseyin, Muhammed b. Ali, Cafer b. Muhammed, Musa b. Cafer, Ali b. Musa, Muhammed b. Ali, Ali b. Muhammed, Hasan b. Ali ve Mehdi’nin nurlar içinde namaza durduklarını ve Mehdi’nin onların arasında parlak bir yıldız gibi durduğunu gördüm.
Daha sonra Allah Teala buyurdu ki: “Ey Muhammed! Bunlar benim hüccetlerimdir. Mehdi ise senin soyuna edilen zulüm ve dökülen kanların intikamını alacak olan kimsedir. İzzet ve celalime andolsun ki, o benim dostlarım için gerekli bir hüccettir. Benim düşmanlarımdan intikam alacak olan da odur.”[5]

Onun ismi Resulullah’ın sallâ’llâhu aleyhi ve alih ismiyle birdir. Müslümanlar Rükn ile Makam arasında ona biat edeceklerdir. O Resulullah sallâ’llâhu aleyhi ve alih gibidir. Ahlaki açıdan da ona benzer.
Daha sonra İmam, İmam-ı Zaman’ın şeklini ve zuhur edeceği zaman yapacağı işleri genişçe açıklamıştır.[7]


O, babasının vefatından kıyamete kadar İmamdır. Hz. İsa aleyhi’s-selâm onun arkasında namaz kılacak, onun davasını doğrulayacak ve halkı İslam dinine davet edecektir.[16]

Resulullah sallâ’llâhu aleyhi ve alih şöyle buyurmuştur: “Mehdi aleyhi’s-selâm benim soyumdandır; ismi benim ismim ve künyesi benim künyem, şekli benim şeklim, sünnet ve tavrı benim sünnet ve tavrımdır, halkı benim şeriatıma, dinime teşvik eder ve Rabbimin kitabına davet eder. Ona itaat eden bana itaat etmiştir ve ona muhalefet eden bana muhalefet etmiştir, onun gaybetini inkar eden beni inkar etmiştir.”[21]

İmam’ın Doğumu
On ikinci İmam Hz. Mehdi aleyhi’s-selâm, Hicri 255 -867- yılı Cuma gecesi tan yeri ağarırken “Samerra” şehrinde on birinci İmam’ın evinde dünyaya gözünü açmıştır.[26]
Babası, on birinci İmam Hz. İmam Hasan Askeri aleyhi’s-selâm ve annesi Hz. İsa’nın havarisi “Şem’un”un neslinden olan Rum Kayseri’nin oğlu “Yuşa”nın değerli kızı, “Saykal” ve “Susen” adlarıyla da anılan “Nergis” hatundur.
“Nergis” ülkesinde olduğu zaman hayret verici rüyalar görürdü; bir defasında Hz. Muhammed sallâ’llâhu aleyhi ve alih ile Hz. İsa aleyhi’s-selâm’ın kendisini İmam Hasan Askeri aleyhi’s-selâm’a nikahladıklarını gördü. Şaşırtıcı rüyalarından birinde de, Zehra selamullahi aleyha’nın daveti üzerine, Müslüman oldu, ama İslam’ı kabul ettiğini ailesi ve çevresinden gizledi. Rüyasında, sınıra giden ordunun, hizmetçi ve cariyeleriyle birlikte gizlice sınıra gitmesi söylenmişti. Öyle de yaptı ve sınırda İslam ordusunun öncü birlikleri onları esir aldılar ve onu da, Kayserin ailesinden olduğunu bilmeden diğer esirlerle birlikte Bağdat’a götürdüler.
Bu olay, onuncu imam Hz. Ali Naki aleyhi’s-selâm’ın imametinin son zamanlarında oldu ve İmam Ali Naki aleyhi’s-selâm tarafından görevlendirilmiş güvenilir bir şahıs, İmam’ın yazdığı Rumca bir mektubu, Bağdat’a götürüp “Nergis”e ulaştırdı ve onu köle tüccarından satın alarak, Samerra’ya İmam Ali Naki aleyhi’s-selâm’ın yanına getirdi. İmam, Nergis’in rüyada gördüğü şeyleri ona hatırlattı ve on birinci İmam’ın hanımı ve bütün dünyayı adalet ve eşitlikle dolduracak olan bir evladın annesi olacağını müjdeledi. Sonra İmam Ali Naki aleyhi’s-selâm, İslam’ın adap ve ahkamını öğretmesi için, Nergis’i İmamet sülalesinin büyük hatunlarından olan kız kardeşi “Hekime”ye teslim etti. Bir müddet sonra “Nergis”, İmam Hasan Askeri aleyhi’s-selâm’ın eşi oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder