29 Ekim 2015 Perşembe

ErdoğanSevdalısının Erdoğana yazmış olduğu Geniş kapsamlı bu yazıyı mutlaka okumalısın ...Erdoğan'a Sosyal Medyadan Müthiş Destek!


Sosyal Medya kullanıcıları 1 Kasım seçimlerinin öncesinde benimsedikleri görüş veya parti için birbirileriyle mücadele ederken, Ak Parti Gönüllüsü bir grup akıllardan çıkmayacak bir yazı kaleme aldı.Bir grup Türkiye sevdalısı gencin Sosyal Medya paylaşım sitesi Facebook'ta paylaştıkları yazı okuyanları duygulandırmakla beraber,paylaşım rekoru kırıyor.

İşte o yazı..

SELÂM REİS!

“BİR ülkenin kaderi bir adama bağlı değildir; ancak bir adamın kaderi, ülkesi olabilir!”

“Kaderin üstünde bir kader vardır” sözünü sevdiğini biliyoruz. Ancak göklerden gelecek kararı beklemeyenler, kendi geleceklerini senin liderliğini sonlandırmak üzere kurdular. Senin her gün rüyâsını gördüğün yitik medeniyet atlasındaki şehirlerin kapılarına biz dostlarının başını asarak sana diz çöktürmek istiyorlar. El el üstüne, gönül gönül üstüne, baş baş üstüne, dua dua üstüne ahitleştiğimiz gün hatırına diren! Yalnız değilsin!

Yalnızlık, Hz. Muhammed gibi Hira’da düşünmek, kuyuda Hz.Yusuf olmak, Nil’deki sepette Hz. Musa kalmak ve Hz. Nuh gibi tufan sırasında ufukta kara aramak ise, her mümin yalnızlığı sever zaten. Her fâni gibi ne sen bizsiz, ne de biz sensiz yalnızlık korkusu çekeriz; ortak korkumuz, Rabbimizin bizden önce ahitleştiğimiz eli, gönlü, başı ve duayı çekmesi, sonra da “Vaylar bize!” diyeceğimiz, Rabbimizin bizden kendisini çekmesidir. Kalp, eğer Rab yoksa yalnızdır, hem dünyada, hem ahirette... Onunla kal! Yalnız değilsin!

“Bütün şarkılar bir adam için yazılmaz; ancak bir adamın şarkısı, yazgısı olabilir!”

“Beraber yürüdük biz bu yollarda” şarkısını sevdiğini biliyoruz. Ancak yolunu kesemeyenler, birlikte yürümek istemeyenler, orkestralarını senin şarkını sonlandırmak için kurdular. Senin her gün yürüdüğün Buhara-Bursa-Bosna; İstanbul-Şam-Kudüs-Endülüs; Malazgirt-Konya-Trabzon fetih hattında söylenmiş gönül dilindeki hizmet şarkılarını besteleyen dostlarını tek tek susturuyorlar. “Bu şarkı burada bitmez!” sözünü cezalandırmak istiyorlar. Aşk aşk üstüne, hizmet hizmet üstüne, dâvâ dâvâ üstüne açtığımız yolların yeminine söyle! Şarkın hepimizin!

Söylemek, Hz. Bilâl gibi derisinin renginden ötürü çektiği işkenceye “Ehad/Bir” diye cevap vermek ve mazlumların ahında Hz. Hüseyin olmak, içtihat namusunda Ebu Hanife kalmak, imanın ilkinde Hz. Hatice gibi anılmak ise, her mümin susmayı sevmez. Ne sen bizsiz, ne de biz sensiz susarız! Bizim ortak endişemiz, başkalarının şarkılarını söylemektir; yabancılaşmaktır mazlumun sesine, iffetine saldırılan kadının seslenişine ve sessizliğe gömülen adaletin diline… Vahyin seslenişi sessizleşiyorsa, zaten şarkı aynı şarkı bile olsa gönül dilinde değildir. Gönül dilini bırakma, söyle!

“Bir adam tek başına lider değildir; ancak liderlik, yalnız kalmamak için o bir adama ihtiyaç hisseder!”

“Cumhur, başkanı ile liderdir” sözüne inandığını biliyoruz. Ancak “Seni Başkan yaptırmayacağız!” derken kendilerine “Seni şu yapacağız!” sözüne uşak olmuş kişiler, açtıkları savaş için bir cephe kurdular. Senin her gün anlatmaya çalıştığın İslâm birliği, Osmanlı mirası, Cumhurun dirliği ve en önemlisi de dünya liderliğine yol alan lider Türkiye hayâli kuran seçmenleri tek tek kuşatıp içten yıkmaya çalışıyorlar. Şehir şehir üstüne, kitap kitap üstüne, hayat hayat üstüne, taş taş üstüne koyduğumuz rüyânın sadakatine koş! Hedefimiz büyük!

Koşmak çölde suyu çağırmaksa İsmail gibi, Selahaddin gibi Kudüs kalmaksa, ölümüne vekil olmaksa Hz. Ali gibi, İstanbul’un fethi için denize atını sürmekse Fatih gibi, her mümin hayra koşar zaten. Ne sen bizsiz, ne de biz sensiz dururuz! Ancak yerinde sayar diye endişe ettiğimiz adımlar var; Müslümanların kardeşliği, farklılıkların zenginliği, gücün ahlâkla bezenişi, eşitliğin adaletle dengelenişi, ekmeğin özgürlükle kanatlanışı ve en önemlisi de millî iradeye vekâletin hizmetle süslenişi… Zaten millî irade İlâhî iradeye teslim değilse, seçsen de, seçilsen de onda hayır kalmamıştır. Hayrı dile, çağırınca da koş!

“İhanet bir kişinin hatası değildir; ancak bir kişi ihanet edeni cezalandırmazsa, artık o birden fazla kişi değildir!”

“Asr Suresi”ni dilinden düşürmediğini herkes söylüyor. Ancak kalpten gelmediğini iddia edenler evinin, ailenin etrafında kol geziyorlar. Yanına girip çıkan bazı kişileri vesvese olarak nefslere üflüyorlar. Üflemeleri kendi iktidarlarının yelkenini şişirsin diye insten ve cinden ve gerekirse tüm şerlerden medet kurdular. Senin her gün uyardığın yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar ile mücadele edenleri bunlara bulaştırıp manşet yaparak seni yıldırmak ve kara çalmak istiyorlar. İman iman üstüne, salih amel salih amel üstüne, hak hak üstüne, sabır sabır üstüne okuduğumuz sureler ruhuna öncü ol! Arkandayız!
Öncü olmak iki tarafı dinlerken kalbine hâkim olmaksa Hz. Davut gibi, nüktenin asaleti Nasreddin inceliği göstermekse, basiretin haritasında en büyük kıta Abdülhamid olmaksa, yasak ağacın meyvesi Hz. Adem gibi affa dönüşmek ve gerçek dostların sakalını Hz. Harun samimiyetinde çekmekse ve de varsa altından buzağı yapan etrafında Samiri gibileri, onları Hz. Musa gibi uzaklaştırmaksa, o zaman her mümin kendi özelinde öncüdür zaten. Müminler mümin gibi kalmak için öncülüğü başkasına devretmezler. Ne sen bizsiz, ne de biz sensiz öncüsüz kalırız. Bizim kaygımız, öncülüğün başka hesaplar içinde yapılmasıdır: Yetimi rant, dâvâyı mâkâm, sevdayı kariyer, öncülüğü patronluk için toplamak veya çıkarmak, belki çarpmak veya bölmektir. Zaten hesap kitap karışmışsa, öncü olmanın ruhu da kanatlanıp gitmiştir. Ruhu uçup gitmiş ölüleri etrafında bekletme, göm onları! Bu konuda da öncü kal, çünkü şahit yazıldık!

“Sorumluluk bir kişide toplanamaz; ancak toplanamayan erdem, kendine bir kişiyi kurban seçer!”

“Rahman’ın kulları yeryüzünde alçak gönüllü olarak yürürler. Cahiller kendilerine laf attıklarında ise ‘Selâm!’ deyip geçerler. (Furkan, 63) Saldırıya uğradığında en çok bu ayetle cevap verdiğini biliyoruz. Ancak senin selâmınla dört kıtaya esenlik götüren elçileri Yeni Türkiye düşmanlığı yapanlarla işbirliği yapan içimizdeki hainler öldürüyorlar. Senin her gün işaret ettiğin gibi din, dil, ırk, renk, mezhep ayırmadan tüm mazlumların hamisi olmak için “insan” şiarımıza gölge düşürüyor, çocuk, genç, kadın ve aile için tüm imkânlarımızla yaptığımız seferbirlikten vazgeçirmek istiyorlar. Ekmek ekmek üstüne, su su üstüne, nefes nefes üstüne, hamd hamd üstüne gelen amentü üzere inan, geliyoruz!

Gelmek şeytana rağmen yeryüzünü inşa etmekse Hz. Adem gibi, peşinde düşman varken birlikte hicretin ayak izleri olan Hz. Ebubekir Sıddık kalmaksa, kıtaların kapısını çalmanın sesi Alparslan cesareti demekse, sen bizsiz, biz sensiz OLAMAYIZ! “Olmak” ve “oldurmak” için çıktığımız bu kutlu yolda, birlikte tek gerçeğe inandık:

O dilerse “Ol!” der, olur…

Bir
R.Tayip Erdoğan Sevdalısı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder