18 Ekim 2015 Pazar

Gitti Fetullah’ın kuzuları... Bozkurtlar, Fankurtlar, Mankurtlar...


Yazık…

Dilencilik bu ya…

Ellerini ovuştura, ovuştura…

Ağzının suyu aka aka hayalini kuruyordur şimdi.

Masaj koltuğunda pineklerken, “Biiiiir, ikiiii, üüüüç…” diye sayıklıyordur.

Etiyle, kemiğiyle…

Yünüyle, derisiyle…

Ayağıyla, kellesiyle…

Paçasıyla, işkembesiyle…

Hadi “meee, meee…” diye meleye, meleye, çayır çimende hoplaya zıplaya gelsin kuzucuklar yine…

Bakmayın Yahudi lobilerinin beslemesi olduğuna…

Bakmayın el kesesinden malikânede sefa sürdüğüne…

Bakmayın CIA, MOSSAD… tasmasıyla hoplaya zıplaya beddua ettiğine…

Bakmayın zengin enayilerin parasını, ifritleriyle büyü, muska yaparak söğüşlediğine…

Hep söylemez miyim “avuç açanın haysiyeti olmaz, dilenenin gözü doymaz…” diye?

İşte bu yüzden Fetullah Gülen’in gözü hâlâ milletin kesesinde…

Memurun rızkında…

İşçinin emeğinde…

Yoksulun alın terinde…

Fukaranın hakkında…

Yetimin lokmasında…

Öğrencinin harçlığında…

Çocuğun kumbara parasında…

Üç kuruşa çalıştırdığı cemaat ablalarının, ağabeylerinin maaşında…

Yedi kocalı Locaefendi, “Her cemaatçiden üç tane…

Üç de yetmez beş tane…

Beş de yetmez yedi tane, ver, ver, ver, ver, ver Locaefendi’ye ver” dese de bu kurbanda Locaefendi’ye kurbanın ne derisi, ne gerisi…

Ablalara, ağabeylere bırakın kurban eti, kurbanın “tezeği” dahi yok…

Onu bunu bırak da Locaefendi! Söyle hele… Aydın Doğan’da sana ait ne var? Onun kuyruğu sendeymiş, anladık da… Senin onda ne tür bir açığın var?

Âdem Yavuz Arslan’la ilgisi ne?

Ayılıp bayılmadan söylesene?

Bozkurtlar, Fankurtlar, Mankurtlar…

Eskiden Bozkurtlar vardı…

Namazlı, niyazlı…

Vatana, millete, Kur’an’a, bayrağa sadakatle bağlı insanlardı.

Uğruna canlarını adadıkları bu değerleri, hiçbir menfaat uğruna satmazlardı.

Şimdilerde ise dün solcu, bugün MHP’li…

Dün cemaatçi, bugün ülkücü…

Ne din, ne vatan, ne de millet derdi olmayan…

FETÖ tasmalı, HDP işbirlikçisi, ülkücü kabuklu fankurtlar var onların yerinde…

Pentagon, MOSSAD yevmiyeli “barkodlu mankurtlar”, “ocağına incir dikiyor” memleketin.

Gel de kızma…

Gel de söyleme…

Gel de çatma kaşlarını bu Aydın Doğan esiri, Pentagon kumandalı, FETÖ projesi şu milliyetçi(!) müsveddelerine!

Gel de ayna tutma, HDP’yi tek sözle dahi eleştiremeyen, mankurtlaştırılmış zümreye…

Gel de keskinleşme FETÖ’nün kafalarına “zaaflarını” geçirip, mankurtlaştırdığı bu raf ömrü tükenmiş, kimyası bozulmuş, aklını yitirip canavarlaşmış kimselere…

Gel de ateş püskürme hırsızlıklarına, ayyaşlıklarına, sapıklıklarına bakmaksızın yüzleri kızarmadan milliyetçilikten dem vuran “barkodlu beslemelere”.

Unutmayın ki her hain... Her işbirlikçi… Her proje siyasetçi… Filistinli kızın karnında açılan bir kurşun yarası, şehit anaların gözünden akan yaş, askerlerimizi toprağa düşüren bir ateş, Myanmar’da asılan bir kız çocuğu, varil bombalarıyla imha edilen bir ülke, kıyıya vuran bir bebek cesedi, boğularak ölen yüzlerce mülteci demektir.

Yok edilmeye çalışılan, masumlara sahip çıkan devletle birlikte, ümittir, inançtır, şefkattir, insanlıktır… Sığınacak son kapıdır bu ülke mazlumların gözünde…

Erdoğan, ya Kurtlar sofrasında yem olacak veya Kurtlar sofrasını başlarına yıkacaktı… Başka çıkar yol kalmamıştı 17 Aralık’la başlayan bu bıçak sırtı süreçte…

Siyasi dehası…

Stratejisi…

Başarılı devlet adamlığı olmasa, memleketin hali içler acısıydı.

Ne savunacak toprağımız, ne de sarılıp ağlayacak bir bayrağımız kalacaktı.

Zor ve acılı olsa da, hatta yara alsa da gemi, bu fırtınadan da sağ çıktı.

Tabii fırtına bir sınanma süreci ve kanun bu… Fırtınada gemiyi ilkin sıçanlar terk ederdi.

Acıydı ama bu “sınanma” süreci Uzun Adam’a, dostu düşmanı suçüstü yakalama fırsatı verdi.

Çünkü bu belalı süreçte, bu yoldan “dönenler” oldu… Bilderberg Fehmi gibi öteki mahalleye atlayıp, Erdoğan’a nanik yapanlar oldu.

Ama Allah’a bin şükür, üç-beş inanmış insan sadakatle hep aynı yerde durdu…

Anaların avuçlarında, mültecilerin dualarında, milletinin kalbinde…

Sağ olasın Uzun Adam!

Bu “uzaktan kumandalı” ittifakların orta yerinde, sonuna kadar “yerli” ve “yerinde” olarak çok uzun yaşayasın!

Kurban Bayramı’nda, kurtlar sofrasında vatanınla, milletinle yem olmadın!

İnlerine girdin… Dünyalarını başlarına yıktın ve işte yıkılmadın, ayaktasın!

Vatanınla, milletinle birlikte ayakta!

FETÖ, PKK ve işbirlikçileri çatlasa da, patlasa da…

Gemini batırmadın reis!

İyi ki varsın!

YENİ AKİT / Mehtap Yılmaz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder