24 Aralık 2015 Perşembe

Alayınıza soruyorum ey Beştepe’yi “Yezit” diye işaret eden Brütüs’ler! Yezit misiniz, Hüseyin mi?

NEDEN ,,, ? Hepsi Bir ve Koro Halinde 
HDP PKK CHP İSRAİL MHP ABD DEAŞ İNGİLTERE TÜSİAD FETÖ PARALEL Erdoğana Karşı? 



Cumhuriyet tarihinde 80 yılda yapılamayan AKP 13 Yılda yapıyor.
Ama  AKP Hırsız HeeHee Yersen

BENİM için KEMAL Atatürk ,,,

Atatürk heykellerini ve Şakşakçılîğını yapıp ,
Yerli Uçak ,
Yerli Araba ,
Yerli Tank ,
Yerli Uydu ,
Yerli Gemi ,
Yerli Helikopter ,
Yerli Füze ...... Yapmadan 
Atam İzindeyiz demektir .

Yahu adam mı bunlar ya? Boynunda “tasma”, kursağında “haram lokma”, aklında “Soros”, kalbinde “CIA”, cebinde “Patron parasıyla” eline sazı alıp, Kerbela metaforu yapıyor ya gel de bozma… Gel de ayna tutma…

CIA-MOSSAD’ın eşiğine yüz-göz süren besleme bedduacı, Firavun, Yezit diyerek iktidara “çamur” atıp uluyor ya… İkide bir Cumhurbaşkanı’na Yezit, Firavun diye hakaret etmek moda oldu bu “öteki mahalle kompleksinden geberen”, doğanların, şahinlerin, koçların, öküzlerin eşiğine yüz-göz süren, uluslararası güçlere yaranmak uğruna iktidara musallat olan muhannetler arasında…

Yahu bu neyin kafası? Güldürmeyin insanı… Var mı Hüseyin’in “casus”, Yezit’in dava insanı olduğu bir dünya?

Var mı “Köpük partisi” yapanların, kurban paralarını “kumarda harcayanların”, âlüfte peşinde koşanların Hüseyin, bu çirkinliklere isyan edenlerin Yezit sayıldığı bir dünya?

Var mı Papa’nın elini öpüp “emrine amadeyim” diyen Locaefendi’lerin Hüseyin, bu ihanete karşı çıkanların Yezit sayıldığı bir dünya?

Var mı olimpiyat çocuklarını zenginlere peşkeş çeken alçakların Hüseyin sayılıp, bu Soros-Bush çocuklarının “inlerine girenlerin” Yezit kabul edildiği bir dünya?

Algı yolları “şarhoş kusmuğu” ile kayganlaşmış ya bunların…

Söz, algı yollarında patinaj yapıp, şarampole yuvarlanıyor.

Bize de o kafatası “murdar” olmuş bu beyinlere haddini bildirmek düşüyor işte!

Hadi bir daha bakalım Yezit kim, Hüseyin kim? Kendini Hüseyin diye kakalayan Yezit’lere ayna tutalım yine…

Ne zahmeti canım?

Zevkle…

Sahibinin sesi “köpek marka” olmaktır Yezit olmak! Hakkın sesi olmaktır Hüseyin olmak!

Askere gitmemek için “kırk takla atmak”, dalağını aldırmaktır Yezit olmak!Gençliğinin baharında aslanlar gibi vatanı müdafaa ederken ölüme meydan okumaktır Hüseyin olmak!

Ölen İsrail çocukları için ağlayıp, İsrail’in onlarca vatandaşımızı şehit ettiği Mavi Marmara olayında taş kesilmektir Yezit olmak! İsrail’in küstah siyasetçilerine Davos’ta “one minute” diye racon kesmektir Hüseyin olmak!

Mübarek Ramazan ayında, gazete patronunun içki sofrasına oturup öküz gibi tıkınmaktır Yezit olmak! Sıcak yaz gününde, İsrail’in, Beşer Esed’in saldırılarına rağmen aç-susuz kalmak, can vermektir Hüseyin olmak!

PKK’nın Hz. Muhammed’e çirkefçe hakaret etmesine, Kur’an’ları yakmasına, camileri, Kur’an kurslarını ateşe vermesine “DOMUZ GİBİ SUSMAKTIR” Yezit olmak! Hz. Muhammed’e, Kur’an’a dil uzatan HDP-PKK’ya, ölümüne karşı çıkmaktır Hüseyin olmak!

CIA’nın, BND’nin, MI6’nın, SOROS’un tasmasını takıp, gönüllü tetikçisi, “barkodlu beslemesi” olmaktır Yezit olmak! Memleketi ateşe veren PKK terörünün sesi HDP’ye “sazlı sözlü” destek çıkmaktır Yezit olmak! Memleketi bu şer odaklarının kurduğu DECCAL SOFRALARINA TEVESSÜL ETMEDEN, onlardan gelen belalara göğüs gererek müdafaa etmektir Hüseyin olmak!

Fırtına kopunca semirdiği gemiden, öteki mahallenin çukur kucağına atlayıp, dava arkadaşlarına “nanik” yapmaktır Yezit olmak! Kişisel çıkarı için HDP-PKK reklamı yapmak, FETÖ yanında saf tutmak, gerekirse şeytanla dahi kol kola girebilmektir Yezit olmak! Bu it sürüsüyle kol kola girmektense, “barkodlu besleme” olup patronunun fosseptiğine gömülmektense, şerefiyle alayına karşı kılıç çekmektir Hüseyin olmak!



İslam dünyasının, “akrebin kıskacında” kıstırıldığı bir zamanda, davadan cayıp, yol arkadaşlarını satıp, seçime beş kala Brütüs’lük yapmaktır Yezit olmak! Davadan cayanlara, Brütüs olup yol arkadaşlarını ciğeri beş para etmez “Proje kafa”ların pis ağzına sakız yapanlara ayna tutmak, “Durun kalabalıklar/Bu cadde çıkmaz sokak” diye itiraz edebilmektir Hüseyin olmak!

Şimdi söyleyin satılık dönekler!

Alayınıza soruyorum…

Yezit misiniz, Hüseyin mi?


YENİ AKİT / Mehtap Yılmaz


Sen bir de Fethullah Gülen’i benden dinle!



Sadece sizi değil... Sadece bizi değil... Sadece onları da değil... Meğer bizim din âlimi görünümlü ‘big brother’, en yakınındakileri bile dinlemiş; kontrolde tutmak amaçlı.

Sadece sen değil... Sadece ben de değil... Sadece bizler değiliz ‘tehdit’ unsuru olan... Meğer bizim ‘Allah dostu veli’, PR’lı ‘Hocaefendi’ kendisinden gayrisine güvenmeyip kırk yıllık sırdaşı, çocukluğundan beri en yakınındaki isim, hatta kara kutusu olan Latif Erdoğan’ı dahi dinlemiş, dinletebilmiş.

***

Günlerdir şaşkınlık içinde “hepimizi dinlemişler” diye haykırıyoruz.

Latif Erdoğan’da A Haber’de katıldığı Deşifre programında mealen dedi ki:

“Niye şaşırıyorsunuz arkadaş... Hocaefendi cemaatin önde gelen ismi olduğum ve söylediğim sözler kendisini de bağlayacağı gerekçesiyle 15 yıl boyunca beni de dinletmiş!”

Dikkatinizi çekti mi sizin de?

Gülen’in, Latif Erdoğan’a “Denetim amaçlı seni dinletiyorum Latif!” dediği yer neresi?

Altunizade!

Peki, Gülen kaç yıldır Pensilvanya’da?

Gülen kaç yılında buluşmuş olabilir Latif Erdoğan’la Altunizade’ki ofisinde?

1990 mı? 1995 mi? 1999 mu?

İstediğiniz yıldan geriye 15 yılı sardırın...

Ve hesaplayın bakalım Gülen’in kaç yıldır derin kulak olduğunu...

Fethullah Gülen din adamı mıdır, devletin daha derininde bir istihbaratçı mıdır?

Karşımızda yıllarca bizlere ‘din adamı’ diye sunulan, ancak o sunumun gerisinde ‘Genelkurmay’daki görüşmeler Cumhurbaşkanı’na dahi gitmeden masasına giden’ bir adam var...

Sahiden de kim bu adam?

Kimdir Fethullah Gülen?

CIA ajanı mıdır, değil midir bilmiyorum ancak bir istihbarat bağlantısı olduğu muhakkak.

Ve hala Allah dostlarından, alimlerden örneklerle, mukayeselerle Fethullah Gülen’in asıl kimliği gizlenmeye çalışılıyor.

Fethullah Gülen’e ilişkin Kadir Mısıroğlu’nun ‘Dünden bugüne: Tahrifat Hareketleri’ isimli kitabının üçüncü cildinde oldukça önemli bir bölüm var...

325. sayfada, 1969 ve 73 yılları arasında Adalet Parti ve Demokratik Parti’den Mersin ve Samsun milletvekilliği de yapan emekli vaiz Hilmi Türkmen’den bir hatıra aktarıyor Mısıroğlu...

Merhum Türkmen, Kadir Mısıroğlu’na diyor ki: ‘Sen bir de benden dinle Fethullah Gülen’i!”

***

Ve anlatıyor...

“İskenderun’da askerlik yaparken ben de orada vaizdim. Bir gün benim de bulunduğum camide vaaza çıktı ve orada millete Kuran-ı Kerim’in kıymetini bilmedikleri yolunda nasihatte bulunurken o mukaddes kitabı ‘Siz işte böyle yaptınız!..’ diyerek kürsüden atmış, (bu vaka daha sonra Salihli’de de cereyan etmiştir) ve cemaat arasında büyük bir galeyan meydana gelmişti.

Milleti zorla yatıştırdım. Fethullah’ı alıp evime götürdüm. Genç ve tecrübesiz olduğunu düşünerek nasihatlerde bulundum kendisine.

Aradan yıllar geçti. Yıl 1965 veya 66 idi. Gayet perişan bir vaziyette bana geldi. İstanbul’daki arkadaşlarının kendisini beş parasız sokağa attıklarını söyledi ve benden iş istedi. İskenderun’daki vak’a dolayısıyla ihtiyatlı davrandım ve Müftü’ye müracaatla o sırada izinli olan bir vaizin yerine vazifelendirmesini teminle bir deneme yapmak istedim. Bir gün vaaz verirken düşüp bayıldı kürsüde. Hastaneye kaldırdık. Doktorlar depresyon geçirdiğini söyleyerek O’nu Manisa Akıl Hastanesi’ne sevkettiler. Bir iki ay burada yatıp çıktıktan sonra yine yardım istedi. İzmir’in Kestane Pazarı’ndaki Kuran-ı Kerim Kursu’nun idarecilerini tanıyordum. Manisa’da adı ‘deli hoca’ya çıkar endişesiyle, arkadaşlarla görüşerek oraya yerleştirdim. Beş on gün sonra halini hatırını sormak için yanına uğradığımda, baş başa bir kimseyle fiskos ettiğine rastgeldim. Konuştuğu adam, beni görünce yaydan çıkmış ok gibi fırlayıp kaçtı. Kendisine ‘Bu kimdir?” diye sorduğumda ‘Bir talebe velisi!” diye cevap verdi.

Bu söz doğru değildi. Konuştuğu o adam, bu karşılaşmadan 5-6 ay evvel bana gelmiş ve MİT’çi hüviyetini gösterdikten sonra, benimle açıkça bir mesele konuşmak istediğini söylemişti. Mesele şuydu:

‘Bizim teşkilat (MİT) Müslümanların Mustafa Kemal Paşa’ya menfi bir tavır almasından rahatsız. İstiyoruz ki bu münaferatı giderelim. Sen, Süleymancı Cemaati içinde söz sahibi birisin. Sen bizimle çalış bizden ne istersen iste... Diyanet İşleri Başkanı yapalım seni!’

Kendisine yanlış kapıda olduğunu söylemiştim. Şimdi anlıyordum ki, buldukları adam Fethullah Gülen’di. İşi takip ettim o günden sonra. MİT güdümlü olarak nasıl nafiz bir mevkiye getirildiğine safha safha şahit oldum.”

***

Kadir Mısıroğlu’nun kitabından özetle anlattığım bu anekdot belki bugünleri anlamak açısından faydalı olur.

Fethullah Gülen hala kapalı bir kutu. Sorulması gereken pek çok soru var. 1962-71 arasında MİT Müsteşarlığı yapan Korgeneral Fuat Doğu’yla ilişkisi, Ulaştırma Bakanlığı da yapan CHP eski Genel Sekreteri Kasım Gülek bağlantılarının irdelenmesi gerekiyor.

17 Aralık tarihi Fethullah Gülen için bir milattır.

17 Aralıkta giriştiği operasyon kendi “yüzüne” yaptığı bir operasyona dönüştü.

Operasyonla maskesi düştü...

Latif Erdoğan bir giriş yaptı sadece. Emin olun anlattıkları sadece bir kısmı...

Ne dersin Ekrem Dumanlı?

Şimdiden çok şaşırmayalım, daha çok şey var duyduğumuzda şaşıracağımız değil mi?

Elif Çakır / Star

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder