24 Ocak 2016 Pazar

TÜRKİYEDE LOBİSİ SAVAŞI ERDOĞAN EJDER’E KARŞI : Darbecilerin Arkasında Gölgede Duran Biri Var ONLAR İTTİHAD TERAKKİ DEN BİRİ VARLAR....ONUN KOD ADI EJDER ? Askere – Medyaya – İş Dünyasına – Siyasete Hükmediyor Şekillendiriyor ….. En Tepede O Var….! Kim bu, diyorsunuz. Söyledim, tanıdığınız, iyi bildiğiniz biri o...




Bilmediğiniz, siyasetle bu denli ilgili olduğu... Hani, 2001’de birileri hükümetteki varlığına ihtiyaç kalmadığını düşündükleri MHP’yi koalisyondan atıp DSP ve ANAP’ın yanına Tansu Çiller’i yerleştirerek hükümet etme planı yaparlarken cürmü meşhut halinde yakalanmışlardı. Kurguyu yapan kişi o... ONLAR 18 büyük aile. Hepsini bağlı olduğu bir başkanı var. Tüm ekonomi bunların elinde toplanıyor. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nı manipüle eden kişi, Onların bağlı olduğu başkan. Tokyo Borsası’nda 800 milyon dolar kaybetti, bana mısın demedi” diye tarif ettiği kişi..." ‘Ejder’ son seçimde Ak Parti’nin büyük bir darbe yiyeceğine önce kendini inandırmış, Sonra başkalarını kandırmış .

Ejder!.. Aslında siyasetle fazla ilgili olduğunu düşünmediğimiz, farklı konumda, farklı ilgileriyle tanıdığımız biri o. Siyaset sahnesinde siluetini yakın zamanda görmeye başladık... Görünmek istediğinden, bilinmekte sakınca görmediğinden değil. Siyasi haber ve yazılarda adının anılması, en son isteyeceği şeydi onun. Ama hem arkasına saklandığı güç katmanları yırtıldıkça yüzü seçilir oldu hem de varlığını göstermesi, kendisine inananların beklediği moral destek açısından kaçınılmaz hale geldi...

Yeni CHP’nin inşası ve anayasa referandumu sürecinde yüzünü örten şapkayı, simasını perdeleyen gözlüğünü çıkarmasıyla varlığı hissedilmeye başladı. Yarışı kazanamayacağını biliyordu Kılıçdaroğlu’nun ama apar topar sokulduğu yarışta yeteneklerini sınamak istedi onun. Medya desteğinde stabil/steril bir ortam oluşturdu onun için... Kamuoyunda düşüncesine, sözüne itibar edilen kim varsa elini/dilini tuttu. Ahalinin evet’le hayır arasında kıl payı denge olduğuna inandırılmasının, sonucu nasıl etkileyeceğini görmek istiyordu. TOBB, TÜSİAD, Türk-İş, DİSK... Sustular!.. Tayyip Erdoğan’ın ‘Bitaraf olan bertaraf olur’ zorlamasına rağmen hiçbiri hizayı bozmadı. Hepsine sözünü geçirmişti Ejder!.. Ve seçmenin yüzde 42’si ‘Hayır’ dedi. Ona göre bu iyi neticeydi. Başa güreşecek kıvama geldiğini düşündüğü CHP’ye inancı giderek artıyordu... Genel seçimde Kılıçdaroğlu’nun yanında yer alacaktı!..

Seçim umudu tutmadı

Kim bu, diyorsunuz. Söyledim, tanıdığınız, iyi bildiğiniz biri o... Bilmediğiniz, siyasetle bu denli ilgili olduğu... Hani, 2001’de birileri hükümetteki varlığına ihtiyaç kalmadığını düşündükleri MHP’yi koalisyondan atıp DSP ve ANAP’ın yanına Tansu Çiller’i yerleştirerek hükümet etme planı yaparlarken cürmü meşhut halinde yakalanmışlardı. Kurguyu yapan kişi o... Yurtbank patronu Ali Balkaner’in mahkeme ifadesinde “Bizler 18 büyük aileyiz. Hepimizin bağlı olduğu bir başkanımız var. 18 büyük aile bir havuz oluşturduk. Tüm ekonomi bunların elinde toplanıyor. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nı manipüle eden kişi, bizim bağlı olduğumuz başkanımızdır. Tokyo Borsası’nda 800 milyon dolar kaybetti, bana mısın demedi” diye tarif ettiği kişi...

Seçim neticesi beklediği gibi olmadı Ejder’in... CHP yüzde 26’da kaldı. Oysa Kılıçdaroğlu’nun yüzde 30’u aşacağını ummuştu o. Tablo beklediği gibi çıksa asker bürokrasinin sesini yükseltmek için cesaret kazanacağını, Silivri’de rahatlama olacağını, AK Parti, özellikle Tayyip Erdoğan için tehlike çanları çalmaya başlayacağını hesaplamıştı. Olmadı!..

Bu durumda yıldı, gözü korktu, pes etti mi derseniz, elbette hayır!.. Çılgın proje yapmak sadece siyasetçilere mahsus ayrıcalık değil. Ayının kırk hikâyesi var, kırkı da armut üstüne!..

AVNİ ÖZGÜREL / RADİKAL


FAİZ LOBİSİ SAVAŞI ERDOĞAN EJDER’E KARŞI


Özgürel, Yurtbank operasyonunda sorgulanan Ali Balkener'in söylediği ve o dönemde Uzanlar'ın yönetiminde olan Star Gazetesi'nde Saygı Öztürk imzasıyla 16 Ocak 2001 tarihinde yayınlanan şu sözlerinin muhatabının 'Ejder' olduğuna dikkat çekmiş...

“Bizler 18 büyük aileyiz. Hepimizin bağlı olduğu bir başkanımız var. 18 büyük aile bir havuz oluşturduk. Tüm ekonomi bunların elinde toplanıyor. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nı manipüle eden kişi, bizim bağlı olduğumuz başkanımızdır. Tokyo Borsası’nda 800 milyon dolar kaybetti, bana mısın demedi”

Yani Ejder'e giden yol 'Tokyo Borsası'nda 800 milyon dolar batıran' kişiden geçiyor...

Bu noktada 10 yıl öncesine gidip, Meliha Okur'un Milliyet Gazetesi'ndeki köşesinde yazdıklarına bakalım...

"Burası Türkiye, Yok öyle..."

Türkiye'nin "118" yıllık kulübü neresi, hiç merak ettiniz mi? Hemen söyleyelim: Büyük Kulüp... 6 bini aşkın üyesi var.

Ve yönetim kurulu başkanı da Duran Akbulut... Kendisi 5 yıldan bu yana bu kulübün başkanı. Aynı zamanda Cankurtaran Holding'in sahibi Emin Cankurtaran'ın iş ortağı. Biz, bugün Akbulut'u değil. Yurtbank'ın eski sahibi Ali Balkaner'i anlatmak istiyoruz. Çünkü Ali Balkaner, Büyük Kulüp üyesi. Aynı zamanda da Duran Akbulut'la Derby, Tekmar ve Ada İnşaat'ta iş ortağı. Elbette parası olanların üye oldukları dernekler, kulüpler bizi ilgilendirmiyor. Ama Büyük Kulüp'ün 3 bin işadamı, geri kalanı yüksek bürokrat, yargı mensubu ve askerlerden oluşan üye sayısını da bilginize sunuyoruz.

Derdimiz belli:
Balkaner, "Biz 18 kişilik büyük bir aileyiz" demiş ya onun için yola düştük. Balkaner'in ifadelerinden yansıyan "18 kişilik" büyük aileyi bilmiyoruz ama bildiğimiz iş ilişkilerini aktaralım diyoruz.

Örneğin, Berç Büyüksakayan? Balkaner'in iş ortağı, yakın arkadaşı. Tabii ki Derby'den söz ediyoruz. Büyüksakayan, Balkaner'in Derby'e ortak olmasında büyük rol oynamıştı. Ne diyordu Derby reklamında oynayan Ali Desidero:
"Burası Türkiye, yok öyle..."


FAİZ LOBİSİ SAVAŞI: ERDOĞAN, EJDER’E KARŞI

2011 yılında Avni Özgürel yazmıştı. Darbe dediğiniz şey; sahnede duran 3-5 generalin arzusu, eseri, marifeti değildir diye. Yani bunun sahnede duranı varken bir de gölgede duran ve oyunu yazanı da vardır. Darbelerin uluslararası ayağı için küresel sisteme hükmeden patronlar yerine poz veren Beyaz Saray / Pentagon / CIA üçlüsü gösterilebilir. Ancak bunun bir de yerli ayağı vardır. Ergenekon – Balyoz gibi davalar kapsamında içeri alınan siyasetçi – gazeteci – askerleri bu oyunda vezir olarak görüp sermayeyi dışlamak hiç akıllıca bir hareket değildir.

Ayrıca Kenan Evren, Tahsin Şahinkaya gibi kişilerin, geçmişte hangi mevkiyi işgal etmiş olurlarsa olsun asıl karar verici olduklarını zannetmek; onlara kendi başlarına karar verip darbe yapma ehliyeti / kabiliyeti atfetmek Avni Özgürel’in de dediği gibi akıllara ziyan bir harekettir. Peki darbelerin yerli kanadında, siyasette hiç görmediğimiz-duymadığımız, asıl karar verici kim? Darbelerin sivil-ekonomik kanadında milyar dolarlar ile gücü elinde tutan, Türkiye’nin baronu olan adam kim? Avni Özgürel’in tabiriyle, kod adı Ejder. Peki kim bu Ejder?

90’lı jenerasyon genelde bilmez. Fakat görünmez bir el koalisyon dönemlerinde hep şekil verirdi iktidara. Öyle bir güçtür ki bu 2001’de hükümetteki varlığına gerek kalmadı diye MHP’yi koalisyondan attırıp; DSP ile ANAP’ın yanına Tansu Çiller’i yerleştirmeye çalışacak kadar siyaseti etkileme kabiliyeti vardır. Bülent Ecevit yerine zamanında Hüsamettin Özkan’ı getirmek için çaba gösteren de yine aynı kişidir. Peki bu kişi tek başına mı hareket etmektedir? Bu gücü nereden almaktadır gelin yurtbank Patronu Ali Balkaner’in mahkeme ifadesine bakalım: “Bizler 18 büyük aileyiz. Hepimizin bağlı olduğu bir başkanımız var. 18 büyük aile bir havuz oluşturduk. Tüm ekonomi bunların elinde toplanıyor. İMKB’yi manipüle eden kişi, bizim bağlı olduğumuz başkanımızdır. Tokyo Borsasında 800 milyon dolar kaybetti, bana mısın demedi.” İşte bunlar aslında Erdoğan’ın Faiz Lobisi lafıyla mesaj vermek istedikleridir.

Daha fazla merakta bırakmadan sizlere Ejder’in nerede olduğunu söyleyeyim. Ejder de, baş yardımcısı da Koç Holding yönetim kurulundalar. Fakat ben hangisinin Ejder, hangisinin yardımcı olduğunu hala çözemedim. Sizi buradan alıp 2010 yılına götürmek istiyorum. Anayasa referandumu öncesi, Baykal’ın kaset krizinden sonra CHP MYK’nın bütün itirazlarına; Önder Sav ve Gürsel Tekin’in onaylamamasına rağmen Kılıçdaroğlu’nu alıp, CHP’nin başına koyan ve yeni CHP söylemini başlatan kişi Ejder’dir. Anayasa referandumu öncesi; başbakanın bitaraf olan bertaraf olur tehdidine rağmen TOBB, TÜSİAD, Türk-İş ve DİSK’i aynı hizada tutup, ittifakın bozulmasına izin vermeyen yine Ejder’dir.

Kim bu Ejder derken, 2011 yılında kendisi yüzünü gösterdi bizlere, Avni Özgürel’in deyişiyle artık yüzünü örten maskeyi çıkarmak zorunda kaldı, kendine destek verenlerin içini rahatlatmak için. Durup dururken, 2011 seçimleri öncesi adamın biri çıktı ve CHP’nin iktidar olacağına, Kılıçdaroğlu’nun %30’dan fazla oy alacağına inandığını söyledi. Adam 1937 doğumlu, yani 2011’de 74 yaşında ve hayatı boyunca bir tane bile siyasi demeci yok. Acaba Ejder bu mu? Koç Holding yönetim kurulu üyesi, Vehbi Koç’un kızı Suna Kıraç’la evli olan İnan Kıraç mıdır “Kod adı Ejder”, demeden duramıyor insan. Fakat dediğim gibi Ejder mi, yoksa Ejder’in baş yardımcısı mı bilemiyorum.

Geçen sömestr tatilinde Harvard Üniversitesinde okuyan bir arkadaşımla görüştüm. Şaşırmış bir halde geldi ve 2 ay önce Rahmi Koç’la Mustafa Sarıgül’ün Harvard Üniversitesine geldiğini; Rahmi Koç’un, peşinde bir ton protokolü de Sarıgül’ün yapacağı konuşma için çektiğini söyledi ve ekledi. Georgetown Üniversitesindeki Davutoğlu’nun konuşmasındaki protokol bunun yanında halt etmiş dedi. Ne alaka diye düşündüm ve sonra idrak ettim; Mustafa Sarıgül, Kılıçdaroğlu’nun yedeğiydi ve artık sahaya sürülüyordu; keza hatırlıyorum ki Kılıçdaroğlu CHP’nin başına geldiğinde Sarıgül, Kılıçdaroğlu’na şans vermek için seçimlere katılmayacaklarını açıklamıştı. Çünkü Ejder’den emri böyle almıştı.

Bu bağlamda düşünüyorum, Türkiye’nin en zengin ailesinin sultanı olan Rahmi Koç mudur Ejder? Keza kendisine yurt içinde de yurt dışında da büyük saygı ve sevgi vardır. Başkalarının randevu alamadığı kişilerle tek seferde görüşecek gücü, istediği organı istediği gibi yönlendirebilecek çok sağlam bağlantıları vardır. Hatta ki hatta; Amerikan büyükelçisinin, onuruna davet verebileceği kadar ABD’nin sevdiği ve güvendiği bir adamdır Rahmi Koç. Ejder’in kendisi midir, yoksa yardımcısı mıdır bilemem fakat bende uyandırdığı intibaya göre 2012 itibariyle Ejder ve ekibi; Sarıgül’ü Amerika’da görücüye çıkarmıştır. Gezi olayları sırasında Sarıgül’ün sessiz kalması, çok fazla müdahil olmaması da erken yıpranmasını engelleme kaygısıyla açıklanabilir.

Daha önce de sürekli savunduğum gibi; dış mihraklar, faiz lobisi ya da Ejder; gezi direnişini kurgulayan ve yönlendiren grup değillerdir. Fakat Gezi direnişi sırasında heyecan duydukları, AKP güç kaybediyor diye ellerini ovuşturarak sevindikleri, hatta direnişe nüfuz edip yönlendirmek istedikleri dahi su götürmez bir gerçektir. Direnişin asıl sebebi, 31 Mayıs şafak baskınıyla bizi polis zulmüne karşı birleştiren, o şafak baskını emrini verip dolmuş olan bardağı artık taşıranlardır. Eğer dış mihraklardan, faiz lobisinden bahsediyorlarsa çıkıp desinler “Şafak Baskını” için telsizimize girmişler, biz emir vermedik diye. Çünkü direnişin miladı olan olayın emrini verip; Tunus’tan uzlaşmayı reddedip, hatta AKM’yi de yıkacağım görürsünüz deyip sonra da dış mihraklar – faiz lobisi demek ayıptır, terbiyesizliktir.

Sonuç olarak Gezi direnişi ile birlikte, Başbakan’ın Faiz Lobisi tabiri altında Ejder’i yeniden görmüş olduk.

Ejder’in. İşte artık Erdoğan’ın şimdiye kadar hiç bulaşmadığı, bulaşmaktan hep kaçtığı bir düşmanı var.

Adı Ejder. Ve Ejder bu kez meydan okudu başbakana. Bundan sonra göreceğimiz, Erdoğan’ın son savaşıdır.

Erdoğan’ın iktidar savaşında deviremediği tek ve son cephedir. Savaşın adı, Erdoğan Ejder’e karşı. Kazananı ise çok geçmeden öğreneceğiz. Emin olun.


Boara Karaman

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder