8 Mart 2015 Pazar

İNGİLTERE ve YAHUDİLER Osmanlının İslamiyete hizmeti Eshab-ı kiramdan sonra gelir. Bugün Osmanlıdan ayrılanlar rahat yüzü görmediler. Bu felaketlerin sebebi Osmanlıya ihanetleridir. İsrail adına Türkiye’nin siyasi ve buna bağlı ekonomik, sosyal istikrarı bozulmak istenmektedir. İnsanlık tarihinde sürgünler, katliamlar, darbeler, feryat ve figanlar, dökülen kanlar, akan gözyaşları, sönmeyen bir ateş, durmayan fitne, entrika, fesat ve ihtilal göçler ve soykırımların hepsi İbranilerin, İsrailoğullarının, İsrail’in, İsrail lobilerinin ve Siyonizmin eseridir.



Bütün bu insanlık dışı güçler, Yahudi'nin zimmet hanelerinde kayıtlıdır. Yahudinin zulmetleri gün ışığına çıkmalıdır. Bu, Yahudi düşmanlığı değildir. Dünya barışı için zaruridir. Yahudi, İngiliz tarihinde, içtimai ve siyasi hayatına istikamet vermiştir.

Geçmişte İngilizleri kullanan Yahudi, şimdi ABD’yi kullanıyor. Ve yakında Çin’i kullanacaktır. Şimdiden ekonomik ve siyasi yatırım yapmaktadır. İngiltere Kraliçesi Victoria, Yahudi D’İsraeli’ye Lord Beacansfield unvanını verdi. Bu kişi Primelbund isimli mason locasını kurdu.
ABD Başkanı Franklin'in, Yahudilerin ABD için tehlikeli olduğuna dair beyanatı vardır. D’İsraeli devri Yahudilerin altın çağı olmuştur.

Londra’nın doğusu Yahudi mahallelerinden oluşmaktadır. D’İsraeli İngilizlere şirin görünmek için Yahudi dinini (Museviliği) zahiren terk etmiştir.

Yahudi dönmelerinin müşterek prensibi şudur:


“Bir Yahudi, dönme dahi olsa, yine Yahudi kalır. Zira damarlarında akan kan esas olduğuna göre, bu prensibe daima sadık kalınır.”

Yahudilerin İngiltere’deki hakimiyetine karşı çıkan Gladistan 1880 seçimlerinde D’İsraeli mağlup etti. İngiltere Kraliçesi istemeye istemeye D’İsraeli’den ayrıldı. İngiliz hükümeti Yahudilerin eline geçtiği için halk tepki göstermişti. Kraliçe Victoria hamile idi. Doğumunu İtalya’da yapacaktı. Londra’nın Hahambaşı Doktor Herman Adler, acele ve telaş ile başvekili ziyaret etmek istedi.

İngiltere’de yazılı anayasa yoktur. Örf, âdet ve teamüller, içtihatlar ve asırlar öncesi anlaşmalar vardır. Hahambaşı şayet Kraliçe İtalya’da doğum yaparsa, doğan çocuk İngiltere kral ve kraliçesi olamaz dedi. Durumu incelediler ve alelacele Kraliçe Victoria İtalya’dan Londra’ya döndü...
 
Siyonizmin hizmetkârları






Allahü tealanın mübarek kitabı Kur’an-ı azim'üş-şan'ın Mâide Suresinin 85. âyet-i kerimesinde mealen “İnsanlar içinde, iman edenlere, en şiddetli düşmanlığı gösterenlerin Yahudilerle, müşrikler olduklarını…” beyan eder. Dünyada barışı önleyen İsrail ve Yahudi lobileridir. Tamamına yakını Yahudi olan 85 ailenin yıllık geliri, dünyanın yarısı yani 3.5 milyar insanın yıllık gelirine eşittir.
Asırlar boyunca Yahudiler çok büyük hayaller peşindedirler. 10 milyon civarında olan Yahudiler “Dünya hakimiyeti” peşindedirler. Ancak unuttukları şey, bunu yapacak potansiyel güçleri olmadığıdır. Tarih boyunca Yahudi daima başkasını kullanmıştır. Ve bu hususta çok mahirdir.
Bu meselenin en üzücü tarafı ise Yahudiye hizmet edenler Yahudiye hizmet ettiklerinin farkında değildir...
Tarih boyunca Osmanlıya, Türklere ve İslamiyete en büyük düşmanlığı İngilizler yapmıştır. İngilizlerin bu düşmanlığının temelinde Yahudiler vardır. İngiltere’de bir İngiliz, hayatı boyunca 3 defa isim değiştirir. Yahudiler isim değiştirerek İngiltere’nin bütün kadrolarına sızdılar. (Paralel yapı gibi) İkinci Dünya Savaşına kadar İngiltere süper güç idi. Yahudiler İngiltere’yi kullandılar.
İkinci Dünya Savaşından sonra "üzerinde güneş batmayan İngiltere", "güneş girmeyen ülke" oldu.
Yahudiler uzun bir zamandır da ABD’yi kullanmaya başladılar. Küresel sermaye, ABD, AB, dünya medyasının tamamına yakını Mısır başta olmak üzere vesayet altındaki İslam ülkeleri, Paralel Yapı, Türkiye’deki bazı muhalefet, PKK, sosyal medya ve şirketler, vakıflar, bankalar (bazıları farkında olmadan) Siyonizmin emrindedir. Bazıları ise kendi menfaatleri için kullanılmaktadır.
Yahudi ile masonlar ikiz kardeşlerdir. Masonlar (farmasonlar) Yahudinin Siyonizmin hizmetkârlarıdır. 1962 yılında sadece İngiltere’de 6 bin mason locası ve 400 bin mensubu var idi. Yahudi D’izraeli 2 defa İngiltere başbakanı oldu. Ve aynı zamanda kendisine Lordluk verildi.
D’izraeli bir gün Avam Kamarası'nda elindeki Kur’an-ı kerimi göstererek “Bunu Türklerin elinden almadıkça Osmanlıyı yıkamayız” dedi. Jön Türkler, Tanzimatçılar, Masonlar, İttihat Terakkiciler bu isteğini fazlasıyla yerine getirdiler.

İÇ VE DIŞ POLİTİKANIN TAHLİLİ

İç ve Dış Politika’nın tahlili için kitap yazılsa azdır. Ama özetin özeti olarak değerlendiriyorum:
Şu anda Türkiye’ye karşı içteki ve dıştaki şer güçler  Türkiye’ye savaş açmıştır. Büyük İsrail Projesi’nin önünde en büyük ve tek engel Türkiye’dir.
Ergenekon, ülke idaresini ele geçirme operasyonu idi ama dış güçlerle ilgisi yoktu. Paralel yapının 7 Şubat, 17 ve 25 Aralık, Yüce Divan kesinkes darbe idi. Bu darbeler Siyonizmin operasyonudur.
Ankara’daki ABD Büyükelçisinin 17-25 Aralık darbesinde, Avrupa Birliği Ankara Büyükelçileri toplantısındaki "Bir imparatorluk sona erecektir" sözü boşuna söylenmemiştir.
A Haber Televizyonunda 7 Şubat 2015 gecesi programda ABD’li bir ajanın uzun röportajında bu darbelerde CIA’nın bulunduğunu itiraf etmiştir. Yine bu ajana göre Gezi Olayları ve 6-7 Ekim Vandalizmde CIA’nın da payı vardır.
Kılıçdaroğlunu o makama getiren Deniz Baykal’a kumpas kuran da paralel yapıdır. Başbakan Davutoğlu’na göre Paralel Yapı başta Yahudi lobisi olmak üzere, Ermeni ve Rum lobileri ile iş birliği yapmaktalar.


Yedi sülalesi Yahudi olan bir Yahudi’nin gazetesinde devamlı Türkiye aleyhine yayın yapılmaktadır ve Gülen’in yazıları bu gazetede çıkmaktadır. ABD’li ajana göre 50 Senatör ve Temsilciler Meclisi üyesi Obama’ya mektup yazarak Gülen’in iade edilmemesini istemiştir. Ve bu 50 kişinin tamamına yakını Yahudi lobisi mensubudur. ABD basınına göre Obama’ya mektup yazanların sayısı 69’dur.
Paralel Yapının darbelerinden önce Gülen’in büyük ölçüde para bağışını Yahudi Lobisine yaptığı söylendi. (Ne derece doğru bilemem.) Şayet doğru ise bu bağışı Filistin, Suriye ve Iraklı mültecilere, Arakan’a yapmadı.
Netanyahu zalimi, Filistin’de taş üstünde taş bırakmazken ve Filistinliler ölürken tek kelimeyle kınamadı. Mavi Marmara hadisesinde İsrail’i değil Türkiye iktidarını ve gemidekileri suçladı.
Ne büyük bir gaflet (hatta ihanettir) ki: Paralel yapı devletin sırlarını çalarak MOSSAD ve CIA’ya verdi.
İslamiyet’in yasak kıldığı bazı emirleri meşrulaştırdı. (Kadınların başını açması, içki içilmesi, yalan, iftira, soruları çalma, liyakatı olmadığı halde makamlara gelme, insanların özel hayatları ile ilgili teşhir ve şantaj yapılması.)
Ve en korkuncu ise bu günahların İslamiyet adına ve İslamiyet’e hizmet adı altında yapılmasıdır. İşin esası ise bunlar İsrail ve ABD adına yapıldı.
Dünyanın en zengini olan bir Yahudi Ailesinin temsilcisi olan Soros’un Vakfı vardır. Kendisinin ifadesine göre bu vakfa bazı iş adamları bağış yapmaktadır. Bu vakfın vazifesi küresel sermayeye hizmet etmeyen ülkeleri karıştırmaktır. Bir parti lideri bu vakfın üyesidir. Ukrayna’yı da karıştıran ve iç savaşı çıkaran bu vakıftır.
Elbette Paralel yapının samimiyetine inanıp bunlara hizmet eden samimi Müslümanlar, bu hadiselerden sonra bu yapıdan uzaklaşmışlardır.
Tek ve şaşmaz ölçü Ehl-i Sünnet âlimlerimizi ortaya koyduğu yoldur. Bu yola uyanlar doğrudur, uymayanlar ise zarardadır.
Müslümanlar uyanık olmalı. Bu ölçüyü aldıktan sonra hadiseleri bu ölçüye göre değerlendirmeli ve tüm müminlere dua etmelidir.


VATANA İHANET
Paralel yapının yurt dışındaki okullarında son derece zeki ve çalışkan öğrencilere burs verilerek ABD’de lisans, lisansüstü ve doktora eğitimi ile beyinleri yıkanıp ülkesine gönderiliyorlar. Bu öğrenciler ABD ve İsrail’in lobisine katılıyorlar...
Başkanlık sistemine karşı çıkan CHP ve MHP parlamentoya karşı yapılan darbe ve müdahalelere neden sessiz kaldılar?..
Bahçeli ve Kılıçdaroğlu dershanelerin kapatılmasına karşı çıktılar. Halbuki dershaneler paralel yapının militan kaynağı idi...
Hilafeti kaldıran İngiltere ve diğerleri kendi emirlerinde kukla bir hilafet peşindedirler. ABD’li ajan şöyle diyor: (geçmişte deniz yüzbaşı) “Paris’ten Tahran’a Humeyni’yi getiren uçakta ben de vardım. Yolcuların yarısı CIA ajanı idi...”
Erdoğan yalnız İslam Ülkeleri değil Afrika, Asya, Orta Doğu ve Güneydoğu Amerika’ya kadar her yere iş adamları ile gitmiştir. Küresel sermaye bu gezilerden tedirgindir...
IŞİD denilen katiller ordusu “İslam” kılıfı içinde İslamiyet ile savaşmaktadır. Müslümanları terörist ve kötü göstermekle görevlidirler.

Organize küçük güç, organize olmayan büyük güçleri kullanır, sömürür ve katliamlarla yok eder. Bu şer güçlerin en büyük korkusu Müslümanların organize bir güç olmasıdır...
Erdoğan, ziyaret için gittiği her İslam ülkesinde birlikten bahsetmiştir. Müslüman ülkelerin ekonomik, kültürel, sosyal ve siyasi iş birliğine gitmesi Hıristiyan Batının çöküşü demektir. Bunu çok iyi biliyorlar...
İslam ülkelerinin başına gelen bütün felaketlerin gerçek suçlusu (Türkiye hariç) 56 İslam ülkesindeki halkın iradesine dayanmayan iktidarlardır. Allahü teala bu iktidarların cezasını elbette verecektir...
Dünyadaki bu felaketlerin en büyük pay sahibi CHP’dir. CHP halka rağmen halk adına 1000 yıllık Türk-İslam Medeniyetini yıktı. Harf Devrimi ve çeşitli devrimlerle Türkiye’yi İslam dünyasından tecrit ettiler. Buzdan duvar ördüler...
İlk defa çok sevdiğim kadim dostum rahmetli Özal ve devamında da Erdoğan bu buzdan duvarın erimesi için yiğitçe emperyalist güçlere demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü konusunda çifte standart ile hareket ettiklerini yani münafık olduklarını yüzlerine haykırdı.
Bu güçlerin; 56 İslam ülkesinin 2’nci ya da 3’üncü bir Erdoğan çıkarır korkusu ile uykuları kaçtı. Türkiye’nin içinde ve dışında çözüm sürecine karşı olanların hedefi: Türk-Kürt, Sünni-Alevi, Dindar-Laik huzur içinde yaşamasınlar!.. Türkiye, iç meseleleri ile uğraşsın ki; başta Orta Doğu olmak üzere dış dünya ile ilgilenmesin. Geçmişte olduğu gibi “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” sloganı ile oyalansın ve ekonomik olarak asla büyümesin...
Büyük (Mega) projeler dursun. Kanal İstanbul ile Boğazlarla ilgili (aleyhimizdeki) anlaşma devre dışı kalır. Üçüncü havaalanı ile Frankfurt, Paris ve Londra ikinci kümeye düşer...
1940 yılından AK Parti iktidarına kadar ABD petrol şirketlerinin baskısı ile Demiryolları ihmal edildi. Hızlı tren ile yapılan yolculuk artarsa kara yolları ve hava yolları ile yapılan yolculuk buna paralel olarak azalır. Bu da petrol tüketimini azaltır ve petrol şirketlerinin kârının azalmasına ve hatta zarar etmelerine sebep olur...
Gezi olayları ile 17-25 Aralık darbe teşebbüslerinin bir hedefi de bu projelere son vermekti. Peki kim adına? Elbette küresel sermaye adına…
Erdoğan elbette nihayetinde bir kuldur. Ve hatası elbette olacaktır. Ancak önemli olan niyettir. “Niyet halis olursa akıbet de hayır olur” buyuruyor büyüklerimiz. Ama buradaki düşmanlık Erdoğan’ın şahsına değil, O’nun şahsında Türkiye’ye ve dolayısıyla dinimize düşmanlıktır.
Allahü teala bunlara fırsat vermedi. İnşallah vermeyecektir...

TÜRKİYE GAZETESİ / M.Necati Özfatura

CHP'deki İngiliz ve Amerikancılar




İsrail, Derin Almanya lobileri ve Amerikan Neo-con'ları, Musevi lobisinin Batı medyası ve İstanbul büyük sermayesinin uykuları 2009 yılında Yeni Türkiye lideri Tayyip Erdoğan'ın, İsrail'e 'One minute' çekmesinden sonra kaçtı. O tarihten bu yana, Ankara'daki MİLL İ MASA YI devirmek, Yeni Türkiye'nin yakın coğrafyasında bölgesel oyunculuğunu kırmak, Tayyip Erdoğan'ı zayıflatmak için iç politikayı manüple etmek üzere, çeşitli stratejileri uygulamaya soktular.

Bunların içinde CHP'Yİ DİZAYN ETMEK önemli bir projeydi. Üst Akıl planladı. 2010'da Deniz Baykal'ı devirip, Kemal Kılıçdaroğlu'nu CHP Genel Başkanı yaptı. İNGİLİZ HAMLESİ: Kılıçdaroğlu 2013 yılı Aralık başında, sürpriz bir Amerika gezisine başladı. Burada, İngiltere'nin Washington Büyükelçisi Sir Peter Westmacott'la buluştu.

Westmacott isminin derinliği göze batıyordu. Westmacott (2003 yılı)Ankara Büyükelçisiyken, İngiliz Kraliçesi'nden Şövalyelik unvanı almıştı. Majestelerinin şövalyesi İngiliz Büyükelçisi atakta bulunmasına karşın, Amerikan ekolü CHP'de malı götürecek konumdaydı.

ABD'li Yahudi stratejist Alan Makovski CHP'nin danışmanı oldu. 28 Şubat'ın teorisyeni Makovsky, CHP liderine yol gösterdi. Daha çok Amerikancı E.Büyükelçi Murat Özçelik parladı. Kılıçdaroğlu da onu hemen Genel Başkan Yardımcısı yaptı. Özçelik'e tepki gösteren milletvekilleri "Amerika ağzıyla konuşma" demişlerdi. Son olarak, Murat Özçelik "ABD'nin partneri CHP'dir" çıkışıyla derin mesaj vermesiyle tanınıyor.

SONUÇ: İngiliz diplomasisi, plan ve projeye sahip olmasıyla tanınır. İngilizlerin gittiği veya çekildiği kavga çıkmayan yer yoktur. CHP'yi de Amerikalılara bırakmazlardı. CHP İstanbul İl Başkanı Murat Karayalçın'ın danışmanı E. Büyükelçi Ünal Çeviköz'dü... Şimdi yeni bir hamle yaptı. 7 Haziran'da CHP'den milletvekili olmak için başvuruda bulundu. Sizce CHP'deki savaşı kim kazanacak?

Bülent Erandaç
Takvim


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder