8 Mart 2015 Pazar

MİLLETVEKİLİ ADAYLARDA ARANMASI GEREKEN ÖNCELİKLİ VASIFLAR ve Milletvekili adayları belirlenirken hangi vasıfları taşıyanlar aday yapılmamalı?


Önümüzdeki seçim sonrası için “ciddi plânlar” var. “Köklü değişiklikler”yapılmak isteniyor. “Anayasa” değişecek. Kuvvetle muhtemeldir ki, yeni anayasa ile birlikte;
1- Devletin “siyasi-idari sistem”i değiştirilerek “Hükümet etme sistemi”nde “Parlamenter Sistem”den “Başkanlık Sistemi”ne geçilecek. 
2- “Hukuk sistemi” değişecek. Buna bağlı olarak “adli sistem” ile “infaz sistemi”nin değiştirilmesi gerekecek. Haliyle “suç ve ceza/cezalandırma kavramları”nın da yeniden tanımlanması gerekecek.
3- Kuşkusuz “iktisadi/mali sistem” de değişecek. “İş” ve “emek”piyasasının yapı ve niteliklerinde değişiklikler olacak. “Sermayenin kontrolü”ne dair ciddi gelişmeler ve değişiklikler olabilir. “Yasada liberal, gerçeklikte tekelci bir sermaye yapısı” kurulması sözkonusu olabilir.
4- Bugün zemini hazırlanmış olan “sosyal ve kültürel yapı” değişikliği kendini daha da hissettirecek. Bu hususta çok hassas bir denge sistemi kurulacak, ancak “çoğulculuk” konusunda yeni bir yapılanma olacak.“Devlet aygıtı” karşısında “bireysel ve grupsal örgütlenmeler”in ve“farklı/aykırı düşünce ve hareketler”in yeri ve niteliği yeniden düzenlenecek. Ya bunlar zapturapt altına alınıp “tek tip toplum yapısı”na geçilecek, ya da Devlet aygıtı sosyal yapıya uygun biçimde yeniden biçimlendirilecek.
Yani ülke baştan ayağa değişecek...
Akıllardan geçen, yapılmak istenen bu. “2023 vizyonu” denen şeyin“yepyeni bir Türkiye” olduğunu biliyoruz. Bütün bunlar yapılabilir mi, ne kadarı ne şekilde yapılabilir, ya da yapılırsa bu değişiklikler ne getirip ne götürür, bunu göreceğiz.
Ancak bütün bu işleri yapacak olanın TBMM, yani milletvekilleri olduğunu unutmamak lazım. O halde milletvekili adaylarında aranması gereken çok önemli ve olmazsa olmaz bazı vasıflar, nitelikler bulunmalı. Zira “büyük işler”i başaracak insanların “donanım”ları da güçlü olmalı.
Yukarıda sıraladığım değişikliklerin;
1- “müsbet” yönde ve nitelikte olabilmesi,
2-  “belâlı bir rejim”i oluşturmaması,
3- “Devlet aygıtı” ile “toplum” arasındaki ilişkilerde “toplumun âmir kılınması”,
4- “temel hak ve özgürlükler”in, “özü ve esası” hiçbir şekilde kayıt ve şart altına alınmadan, kısıtlanmadan ve işlevsiz bırakılmadan ihya edilebilmesi,
bu değişiklikleri yapacak parlamento üyelerinin, bazı olmazsa olmaz nitelikleri taşımasıyla mümkün olabilir.
Şimdi bu vasıflardan, “toplumsal beklenti” ve “tabiî gereklilik”olanlarından birkaçını dikkatlerinize arzedeyim. Milletvekili adayı olarak belirlenecek kişi;
“Özgür ve derin düşünce” sahibi olmalı. “Akleden” ve “fikir üreten”, olup bitenleri “özgürce yorumlayabilen”, mevcutla yetinmeyip kendisini geliştirmek ve gelişmelerden haberdar olmak için “okuyan” ve “araştıran”olmalı. “Fikri gelişmiş”“kimlik ve kişiliği oturmuş”“zihni berrak”“beyni özgür”“ufku geniş”“özgürlüğüne düşkün”“topluma sadık”“çalışkan”ve “üretken” olmalı.
“Kendisiyle ve etrafıyla barışık”, insanlara “hoşgörülü ve sevecen” olmalı.“İç dünyasında sorunlarını halledip tatmin olmuş” halde “ruhi dinginlik”sahibi, “yeteneklerini ve gücünü farkeden ve kullanabilen”, aynı zamanda“insanlarla, sosyal kümelerle ve toplumla barışık”, iş ve duruşunda “sosyal ve siyasal sorumluluk duygusuna sahip”, insanlarla “iletişimi güçlü”, beşeri münasebetlerinde “empati yapabilen” ve “sinerjinin önemini kavrayan” olmalı. “Sosyal bağları güçlü” ve toplum ile hemhal olmalı, mutlaka “sosyal sorumluluklar almış ve başarmış” olmalı. “Sosyal değişim”in gereğini kavramış ve bu hususta yetkin olmalı.
“Tarihini, kültürünü bilen ve geçmişine sımsıkı bağlı”, ama geçmişte kalmayıp, “tarihi birikim üzerine geleceği biçimlendirebilecek bir ufuk ve inkışaf yeteneği” bulunmalı. “Cesur” ve “girişimci” olmalı. Önüne çıkan“engelleri aşma”sını bilmeli.
Dünyadaki gelişmeleri takip etmeli ve onları yerelleştirebilmeli; gelişmelerden haberdar ve onlara karşı tedbirli, “küresel gidişat ve plânlar”ı okuyabilen ve onlara hazırlıklı, “anlık çözüm ve uzun vadeli plânlama/strateji üretme kapasitesini haiz” olmalı.
Devlet ve toplum hayatına dair “farklı alanlarda risk üstlenmiş, sorumluluk almış ve altından kalkmış”, kendi “branşında akademik ve/veya pratik yetkinlik sahibi” ve “işinin ehli” olmalı. 
Mali, hukuki, siyasi, sosyal, kültürel vb. alanlarda kesinlikle “geçmişi ve sicili tertemiz” olmalı; üzerinde herhangi bir “şaibe” bulunmamalı.
Kendini bilmeli, “kapasitesini keşfetmiş” olmalı. Rabbini bilmeli, “Allah’ın hudutlarına ve hükümlerine bağlı” ve O’na “hesap vereceğinin idrakinde”olmalı. Haddini ve edebini bilmeli. Hesabını bilmeli, “ölçüsüz ve hesapsız işlerden uzak durmalı” ve “hesap günü şuuruna ermiş” olmalı.
“Dindar” ve “toplumun inanç, kimlik ve kişilik değerlerine bağlı” olmalı.“Hakkı tanıyan” ve “hakikati takip eden” olmalı.
Bunlar, milletvekili adayları belirlenirken aranması gereken niteliklerden bazıları. Bir de adaylarda asla olmaması gerekenler var. Onlar yarınki yazının konusu.

Milletvekili adaylarında hangi vasıflar olmamalı?

 Sualimiz şu: Milletvekili adayları belirlenirken hangi vasıfları taşıyanlar aday yapılmamalı?
Parti yöneticilerinin, aşağıdaki vasıfları taşıyanları kesinlikle aday yapmaması gerekir diye düşünüyorum:


“Hak” hususunda “kararlı”“hedefler”e ulaşmada “dirayet sahibi” ve“zorluklar” karşısında “sabırlı” olmayanlar... Haksızlıklar, adaletsizlikler, usulsüzlükler, hırsızlıklar, yolsuzluklar, ihanetler, çarpıklıklar vs. karşısında “bana ne” diyen, “nemelazım”cı olanlar... “Politik ikbal” için“hakk ve hakikat”i çiğneyebilen veya bunda bir sakınca görmeyenler...“Adalet duygusu”nu kişiliğinin en önemli vasfı haline getirmemiş olanlar...“Merhamet duygusu”ndan yoksun bulunanlar, zulme rıza gösterme temayülü bulunanlar veya bunları önemsemeyenler... “Hak ve özgürlükler”in önemini, değerini ve hudutlarını bilmeyenler... Zalim kim olursa olsun “zalime karşı”, mazlum kim olursa olsun “mazlumdan yana”tavır almayanlar... Toplumun hayatını düzenleyen “yasa”ları yaparken,“yasalardan etkilenecek kişiler”i düşünüp, “empati yapabilme”yi idrak etmeyenler...
“Milletin vekili” ve aslında “milletin memuru” olduğunu unutup, “millete efendi” olma temayülü bulunanlar... “Topluma hizmet” etmeyi değil,“hükmetme”yi önceleyenler... “İkbal ve çıkar” için “kula kulluk” etmekte mahzur görmeyenler... Liderinin veya çıkar beklediği bir mercinin gözüne girmek için “yalakalık yapmak”ta bir sakınca görmeyenler...“Sorumluluğunun hesabı”nı liderine veya hiyerarşideki üstlerine değil, millete vermesi gerektiğinin kesin idrakinde olmayanlar...
“Pratik zekâ”sı olmayanlar... Nerede “ne yapacağı”nı, “nasıl davranacağı”nı, “kiminle iş tutacağı”nı bilmeyenler... Meclis çalışmalarında “etkin ve üretken katkı” sunmaktansa, “göze girmek için parmak kaldırma”yı tercih etme temayülünde olanlar... Ülke meselelerini çözmede “yol açabilme ve yol bulabilme yetkinliği” olmayanlar; sorunları değerlendirip hakikate ulaşabilmek için gerekli “ilmi donanım”ı bulunmayanlar... Vekillik görevinin dışında “iş kovalama”, vekilliği “kişisel kazançlar”ını çoğaltmak için bir referans kapısı olarak kullanma eğilimi olanlar...
“Sicili bozuk” olanlar veya geçmişinde küçük de olsa “mâlî şaibe”bulunanlar... “Mâlî konularda dikkat, titizlik, hakkaniyet ve adalet”iyle tanınmış olmayanlar... “Yolsuzlukla mücadele” edeceği, adam“kayırma”yacağı, “rüşvet” almayacağı, “iltimas” geçmeyeceği, “emanete ihanet” etmeyeceği, “görevi kötüye kullanma”yacağı, “savurgan”olmayacağı vb. hususlarda kesin olarak durumundan emin olunmayanlar...
“Kendini beğenen”ler, “tevazu” sahibi olmayanlar; işlerini “hevesinin kabardığı veya öfkesinin taştığı” zamanlarda yapmaktan kaçınmayanlar...“Danışmak”tan, “görüş almak”tan, “istişare etmek”ten, “sinerji”den, “aykırı fikirlerden yararlanma”ya çalışmaktan kaçınanlar... Hata yaptığında“uyarılmaya tahammül” etmeyenler, hataları gösterildiğinde geri adım atıp, “doğruya yönelme erdemliliği”ni gösteremeyenler... Dostlarına sırtını dönenler, “ahde vefa”sı olmayanlar...
“Yasaları, bireyi ve toplumu zapturapt altına alan değil, işlerin adalete ve hakkaniyete göre nasıl yapılacağını, hayatın nasıl mutlu geçirileceğini temin eden hayat kaideleri olarak yapma” bilincinde olmayanlar... “İyi ile kötü”yü, “hak ile batıl”ı, “doğru ile yanlış”ı net ve kesin bir tutumla ayırdetmeyi ana ilke edinmemiş olanlar... “İyilere ve iyiliklere hürmet”edip onlara yakın durmayanlar; “kötülere ve kötülüklere yol” verip yanında tutanlar...
“Akletme”yenler... “Özgür irade” ve “derin düşünce” sahibi olmayanlar... Okumayan, araştırmayanlar... “Fikri gelişmiş”“kimlik ve kişiliği oturmuş”,“zihni berrak”“beyni özgür”“ufku geniş”“özgürlüğüne düşkün”,“topluma sadık”“çalışkan”“üretken”“ruhi dinginlik” sahibi, “kendisiyle ve etrafıyla barışık”, “hoşgörülü ve sevecen”, “iletişimi güçlü”, “tarihini, kültürünü bilen ve geçmişine sımsıkı bağlı”, “cesur” ve “girişimci”,“küresel gidişat ve plânlar”ı okuyabilen olmayanlar...
Bütün bunların yanında, özellikle ve mutlaka da “Kur’an’ın mesajları”ndan, “toplumun değer yargıları”ndan ve “toplumsal kültür”den, “insanların ihtiyaçları”ndan ve “duyarlılıkları”ndan habersiz olanlar... “Âhiret inancı”na ve “hesap günü şuuru”na sahip olmayanlar... Milletine ve “toplumun inanç, kimlik ve kişilik değerleri”ne bağlı, sadık ve saygılı olmayanlar...
Bunlar, verebileceğimiz örneklerden bazıları. Esasında, yukarıda saydığım vasıfları taşıyanların milletvekili adayı olarak belirlenmemesi gerekir. Ancak...
Bakalım milletvekili adayları belirlenirken hangi kriterlere dikkat edilecek? Liderler, kendi kararlarını geçirmek için parmak kaldırarak anayasal gerekliliği yerine getirecek kişilerden müteşekkil bir Meclis mi oluşturacak, yoksa hakikaten millete vekillik yapabilecek yetkinlikte ve dirayette üyelerden müteşekkil bir Meclis mi?

 YENİAKİT / FARUK KÖSE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder