14 Temmuz 2015 Salı

17 Ağustos 1999 depremi Amerika’nın marifeti mi? ( HAARP ) 17 Ağustos 1999 depremini 1997'de konu edinen ABD filmi





Bilenler bilir Amerika’nın Alaska’da faaliyet gösteren HAARP isimli bir araştırma projesi var. Bir çokları bu projenin askeri amaçlara hizmet ettiğini ve çeşitli doğa olaylarını (depremler gibi) kontrol etmek üzere hayata geçirildiğini iddia ediyor, fakat Amerika pek tabi bunu kabul etmiyor ve projenin neden “askeri” koruma altında icraat gösterdiği sorusuna yanıt vermiyor.

HAARP projesinin marifetlerini (veya onun marifeti olduğu iddia edilen olayları) Google’ın görsel arama bölümünden inceleyebilirsiniz.

İşin beni kıllandıran kısmına gelince, HAARP’ın resmi sitesinde her gün o güne ait benim ne olduğunu anlayamadığım bazı hareketliliklerin grafik raporları yayınlanıyor (belki iyonosfer hareketliliğinin, bilemiyorum).

Bu raporların bulunduğu sayfada bir de tarih girme kısmı var, yani dilediğiniz herhangi bir tarihi girerek o tarihe ait grafik raporuna ulaşabiliyorsunuz. Evet, tam olarak aklınızdan geçen şeyi yaptım ve bu alana 17 Ağustos 1999 tarihini girdim, karşıma şöyle bir şey çıktı:

Yani her güne ait bir kayıt bulunmasına rağmen her ne hikmetse 17 Ağustos depreminin olduğu gün kayıt edilmemiş. Üst kısımda bulunan linklerden bir önceki güne tıklandığında ise ortaya daha ilginç bir tablo çıkıyor:

Evet, bu zımbırtının 16 Ağustos günü, yani depremden bir gün önce saat 20:00 sularında fişi çekilmiş, ta ki 18 Ağustos saat 16:00’ya kadar.

Şimdi soruyorum düşünen ve sorgulayan sevgili Egonomik okurları: Bu alet hangi amaca hizmetle 17 Ağustosdepreminden sadece bir kaç saat önce kayıt almayı durdurmuş? Bu bir tesadüf mü yoksa kıllanmakta haklı mıyım? Bu mevzuyla ilgili arkadaşlarınız arasında konuşurken “hacı onu bunu bırakta adamların sayfalarına girince 17 Ağustos depremi şeysi görükmüyo biliyon mu?” diyerek benim keşfim üzerinden prim mi yapacaksınız yoksa “bi tane eleman var son zamanlarda iyice komplo teorilerine kaptırmış, o görmüş” gibi konuşarak hakkımı teslim mi edeceksiniz?



17 Ağustos 1999 depremini 1997'de konu edinen 
ABD filmi 



İster inanın ister inanmayın, bundan 2,5 ay önce, "Gerçek değil, hayal" başlıklı Kulis'i yazarken olayın bu boyutlara varacağını hiç hesap etmemiştim. Dikkatimi çeken bir filme işarette bulunmuştum o yazıda; Bili Clinton'un Türkiye'ye gelişi, filmin konusu ve

deprem olayları arasında irtibat kurmuştum... Sonunda, o yazıda 'hayal' diye kaydettiğim gelişmelerin hemen hepsi fazlasıyla gerçekleşti. Üstelik Clinton da beklendiğinden bir gün önce (dün) ülkemize geldi... Sanki komplolara meydan okuyor Clinton...

O yazıma esas teşkil eden filmin adı "Komplo Teorisi"; başrolde ünlü sanatçılar Mel Gibson ve Julia Roberts oynadığı için dünyanın her tarafında milyonlarca sinemasever tarafından izlendi film. Üşütük görüntüsü veren bir taksi şoförü, adalet bakanlığında çalışan bir genç kadınla ilgileniyor. Genç kadın da şoförü ciddiye almıyor önceleri, ancak birbiri ardına meydana gelen olaylar kadının gözünü açıyor, izleyiciler olarak bizim zihnimiz karışıyor film boyunca, karşımıza çıkan olayların hangisi gerçek, hangisi 'komplo' ayırt

edemez oluyoruz....


Mel Gibson'un canlandırdığı üşütük görüntüsü veren taksi şoförünün filmdeki adı Jerry Flecher... Adam şoförden öte bir şey; "Komplo Teorisi" adıyla sadece sınırlı sayıdaki abonelerine gönderdiği haftalık bir haber bülteni de çıkartıyor... Bültenin son sayısında birkaç senaryoya yer veriyor Flecher; bunlardan en önemlisi, NASA'nın, ödeneklerini kesen ABD başkanının hayatına kast eden bir komployu sahneye koyacağını tahmin etmesi... Flecher gazetelerde öylesine yayımlanan birkaç masum haber arasında irtibat kuruyor ve NASA'nın uzaya gönderdiği bir araçtan yeryüzünü harekete geçireceğini, depreme sebep olacağını tahmin ediyor... Jerry, Avrupa gezisi sırasında ziyaret edeceği Türkiye'de, NASA'nın yapay hareketlendirmesiyle meydana gelecek yer sarsıntısında, ABD başkanının hayatını kaybedeceğini de öngörüyor...

Filmi, ya da o filmin hikayesine temas ettiğim Kulis'i hatırladınız mı? Senaryoyu kaleme alanlar, Türkiye'deki muhtemel depremin şiddetini bile doğru tahmin etmişlerdi: 7.4...

Ben filmin senaryosundaki bizi ilgilendiren ilginç ayrıntılara Kulis'te temas ettikten (25 Ağustos 1999) sonra, "Komplo Teorisi" filmi benim işaret ettiğim özellikleriyle bazı gazetelerde birinci sayfa haberi oldu. Dünyanın çeşitli yerlerinde meydana gelen depremlerdeki garip bağlara, ilintilere dikkat çekilen mesajlar internet'te dolaşıp durdu.


Önceki gün Düzce'de yeni bir deprem meydana geldiğinde 'Komplo Teorisi' filmi yeniden hatırlandı...

Bakın 2,5 ay önceki o Kulis'te neler yazmışım: "Beynim Jerry Flecher gibi komplo teorilerine fazla çalışmaz; NASA gibi bir kurumun istediği yerde istediği zaman yeri harekete geçirebileceğine inanmam da mümkün değil benim. Jerry Flecher olsaydım, 'Komplo Teorisi' filmini bütünüyle gerçek hale getirecek bir senaryo yazmam mümkün olurdu. Sırf Clinton'u ortadan kaldırmak için harekete geçen birileri, iz sürenleri şaşırtmak için, ellerindeki teknik gücü filmde öngörüldüğü şekilde bir kere değil iki kere kullanmaya kalkışmış olabilirler pekala. Birincisi, Gölcük merkezli bir deprem için, ikincisi de başkanı ortadan kaldıracak İstanbul merkezli ikinci bir deprem için... Tabii böyle bir senaryo ancak Jerry Flecher'in hayal dünyasında bulunabilir..."

Tabii, Düzce merkezli yeni depremden sonra senaryo biraz değişmek zorunda; iki değil üç ayrı deprem planlamak gerekiyor çünkü. Biri Gölcük merkezli, diğeri Düzce merkezli, bir de bu ikisinin hazırladığı zihinlerin kabul edebileceği daha güçlü bir üçüncü deprem... Bill Clinton NASA'nın ödeneklerini kısıyor mu, NASA yapay depreme sebep olabilecek teknolojiye sahip mi, şu sıralarda Türkiye'nin üzerinde NASA'ya ait bir uzay aracı dolaşıyor mu? Bu soruların hiçbirinin cevabını bilmiyorum ben. Zaten Jerry Flecher değilim ki, birbiriyle ilintisiz olaylar arasında bu tür ilişkiler kurabileyim.

su sıralarda cevabını en çok merak ettiğim soru ne biliyor musunuz? "Acaba Bill Clinton Komplo Teorisi filmini gördü, Brian Helgeland'ın yazdığı senaryoya dayalı filmin başarısından sonra J. H. Marks'a yazdırılan romanını okudu mu?"




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder