19 Temmuz 2015 Pazar

MİMAR ODASI DEĞİL İHANET ODASI :Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) hakkında çarpıcı açıklamalarda bulunan TMMOB Eski Yönetim Kurulu Üyesi, Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Eski Dekanı Prof. Dr. Mahmut Özbay, ülkeye ihanet edildiğinin altını çizdi.


TMMOB Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş’un da üniversiteden hocası olan Prof. Özbay, Mimarlar Odası’nda 12 Eylül öncesi gibi kümelenmeler olduğunu belirterek şunu söyledi: “Öğrencilerim adına kaygı duyuyorum.”

Aynı zamanda TMMOB Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan’ın üniversiteden hocası olan Prof. Dr. Mahmut Özbay, “TMMOB kamu niteliği taşıyan bir üst kuruluş. Anayasa’nın 135. Maddesi’nde bu kuruluşların görev tanımı yapılmış. Yasalar bu kuruluşları şöyle tanımlıyor; belirli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak ve mesleğin menfaatlerine uygun olarak gelişmesini sağlamakken hizmeti açısından baktığımız zaman spesifik konulara ve yerel konularda bir takım müdahaleler yapılıyor. Fakat kamunun yararına bakılınca herhangi bir iş yaptıkları görülmüyor. Tam tersine sorun çıkarıyorlar” açıklamasında bulundu. 38 yıldır TMMOB üyesi olduğunu belirten Özbay, “bir kurum tanımına uymuyorsa amacına hizmet etmez. O zaman kimlere hizmet eder onu bilemem. Onun için TMMOB, kendi tanımına uygun hareket etmeli” dedi.

Özbay konuşmasını şöyle sürdürdü: 1986 yılında TMMOB’a bağlı Makine Mühendisleri Odası’nda 1.5 yıl yönetim kurulunda görev yaptım. Ancak onların ortamına 1,5 yıl dayanabildim. Tüm günlerim kısır çekişmelerle geçiyordu. Türkiye’nin 12 Eylül öncesi kümelenmeleri bu kurumlarda da vardı. Bütün odanın enerjisi o sağcı solcu çekişmelerine harcanıyordu.

GÜDÜMLÜ ÇALIŞIYOR

Anayasanın odalara verdiği görevlerin yüzde 95’i gerçekleştirilmiyor. Yüzde 5’lik kısmında da halkın adına hareket ediyoruz diye eylemler yapılır. Bunların yaptığı tüm iş bundan ibaret. Bunlar insanların gözünde gönüllü kuruluşlar gibi davranıyor ancak eylemde güdümlü kuruluşa dönüşüyor. Dolayısıyla TMMOB altındaki kuruluşların hepsi gönüllü gibi görünüp, güdümlü hareket eden kuruluşlardır.”

ÖĞRENCİLERİM ADINA KAYGILIYIM

Kendi öğrencilerim adına bireysel kaygı duymuyorum ama bağlı olacakları kurum için kaygı duyuyorum. TMMOB’nin yönetimine hangi görüşe sahip birisi gelirse siyasal bir yol izliyor. Yani kendi görüşüne yakın kişilerin taleplerini yerine getiriyor. Mimarlar Odası’nın ticaret yapamayacağını söyleyen Özbay, Star gazetesinin Mimarlar Odası’nın binasında ortaya çıkardığı kaçak restoranta atıfta bulunarak şöyle dedi:

ANAYASA LOKANTA İŞLET DEMİYOR

“Anayasa’da Mimarlar Odası’na lokanta işletme görevi vermiyor. Yani yasada verilen görevde TMMOB’un adını kullanarak turizm merkezi kur, otel aç veya lokanta işlet ticaret yap denmiyor. Tamamen kendisine bağlı olduğu meslek gruplarının topluma daha faydalı olacak niteliklerini artıracak projeler üret diyor”

KAÇAK ODA DEV PROJELERE TAŞ KOYUYOR

Türkiye’nin dev projelerine taş koyan Mimarlar Odası’nın İstanbul Merkez Binası’nın kaçak olduğunu Star ortaya çıkarmıştı. İskanı olmayan binanın imar planında lokal olarak gözüken 5. katına kaçak kat ile restoran açıldı. Üç yıldır faaliyette olan lüks restoranın ruhsatı bile yok.

YATIRIMLARI ENGELLİYORLAR

TMMOB’nun, halkın yararına olan projelere destek vermek yerine, durdurmaya çalıştığını hatırlatan Özbay, “yapılana havalimanları, yollar, köprüler, tüneller, barajlar ve fabrikalara karşı çıkıyor. Hiç değilse bir tanesini de destekleyin. Hepsimi yanlış? Tabi tanımına uymadığı için farklı yerlere hizmet ediyor. Bir kurum veya bir kişi tez üretemiyorsa antitezci olur. Mimarlar Odası şu anda antitezcilik yapıyor. Eğer bir iş yanlış yapılıyorsa bunu düzeltmek için çalışmanı yapar eksikliğini de sen tamamlarsın. Ama sen halka yapılan yatırımları engellersen o zaman halka ihanet etmiş olursun” görüşünü dile getirdi.

ERDOĞAN EN BÜYÜK LİDER

Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük siyasi lider olduğunu belirten Özbay, “Medeniyet cümlesini kuran tek lider Erdoğan’dır. Geçtiğimiz yıllarda AK Parti tarafından ‘Medeniyetler İttifakı’ kuruldu. İlk defa İspanya ile Türkiye medeniyetler ittifakı kurdu” dedi.

PARALAR NERELERE GİDİYOR?

Ankara Mimarlar Odası şu anda 131 projeye dava açtığı görülüyor. Mesela bu davalardan biri de Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesi. Bu bütçe senin neyini ilgilendiriyor. 131 tane dava açmış TMMOB’un toplam 4 projesi var. Şu anda Ankara Mimarlar Odası’nın bir projesi gözükmüyor. Bunların en az açtıkları davalar kadar projesi olması lazım. Şimdi soruyoruz, üyelerden alınan paralar projelere gitmiyorsa, nereye kullanılıyor? Bu odalar meslek odaları değil, siyasal ağırlıklı kurumlar. TMMOB’u Anayasa’da bazı değişiklikler yapıp yeniden yapılandırılıp daha demokratik kurumlar haline getirmemiz lazım. Üyelerin yüzde 85’i Oda’nın yönetimini beğenmiyor.


Mimarlar Odası diktatörlüğü!




AK Parti Ankara Milletvekili Mimar Tülay Selamoğlu, “Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği meslek mensuplarını sorgusuz sualsiz meslekten men edebiliyor. Buna karşı başvurabilecek hiçbir merci yok. Yetkileri Cumhurbaşkanında bile yok” dedi.

Yeni Akit Ankara bürosunu ziyaret eden Ak Parti Ankara Milletvekili ve 24. Dönem TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Sözcüsü Mimar Tülay Selamoğlu, terör örgütlerine verdiği destek ve attığı iftiralarla Türkiye’nin kalkınması aleyhine her türlü faaliyetin içinde yer alan TMMOB gerçeğini Yeni Akit’e anlattı. Selamoğlu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB) katrilyonları bulan gelirlerinden hangi yabancı güçlerle hareket ettiğine kadar birçok konuda bilinmeyenleri anlattı.

TMMOB meslek mensupları üzerinde nasıl baskı kuruyor?





- Mimarlar ve mühendisler odalarının mimarlar ve mühendisler hakkında istedikleri gibi meslekten men kararı alma yetkisi var. Altı ay meslekten men edebiliyorlar. Buna karşı başvurulabilecek hiçbir hukuki süreç yoktur. Hangi mühendislik dalı olursa olsun, altı ay meslekten men ettiğinizde, zaten meslek mensuplarını darma duman edersiniz. 1954 yılında çıkarılan bir yasayla kurulmuş Mimarlar Odası. Osmanlı’da ‘ahilik sistemi’ üzerinde meslek grupları kendi iş disiplini içerisinde kendilerini korur ve mesleki gelişim sağlarlardı. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra bu ahilik sistemi ortadan kalktı, yerlerine bu odalar kuruldu. Meslek odalarının amacı; bu meslek gruplarının kalitesini yükseltip, mimar ve mühendislere meslek ahlakı kazandırmaktır. Bu odalar tekel durumundadır, ‘ben farklı bir grup oluşturacağım’ deme hakkınız yok. Türkiye’deki her mühendis diplomasını aldıktan sonra, ister devlette çalışsın ister özel sektörde çalışsın odaya aidatını ödemek zorundadır. Türkiye’de yapılan her projede odaya proje bedelinin yüzde ikisini ödemek zorunluluğu vardır. Türkiye’de yarışma projelerinin yüzde onu da odaya ayrılır.

DOKUNULMAZLAR

Bu kadar ayrıcalığı nasıl elde etmişler?

- 1954 yılında çıkarılan Türk Mühendis ve Mimarlar Birliği yasasıyla tekel oluşturulmuş, sonra odaya kendi yönetmeliklerini oluşturulma izni verilmiş. Bu odaların herhangi bir bakanlık kadar özel yetkisi var. Hatta bakanlıklardan bile fazladır belki de. Kendi yönetmeliklerini oluşturuyorlar. Bakanlığı denetlersiniz; ama bu odayı denetleyemezsiniz. Bu kadar korunaklı bir yapı kurmuşlar. Bilirkişiyi kendileri belirliyor. Herhangi bir eğitimi kendileri belirliyor. Alınacak harç ve aidat bedellerini de kendileri belirliyor. Ruhsatları de kendileri veriyor. Projeleri de kendileri onaylıyor. ‘Benden izinsiz ulusal alanda hiçbir projeye katılamazsınız’ diyorlar. ‘Ülke içerisinde bizden izinsiz proje yapamazsınız’ diyorlar. Bunlar bu ayrıcalıkları kaybetmek istemiyorlar.

Peki bu odalar neden denetlenmiyor?

- Denetim mercii normalde Sayıştay’dır ama Sayıştay’ın denetlediğini zannetmiyorum, herhangi bir şikâyet olmadığı sürece denetlemez.

HER İŞE KARIŞIRLAR

Peki TMMOB’un asli vazifeleri nelerdir?

- TMMOB’un kanununda geçen vazifeleri; meslek grubunun özlük haklarını geliştirecek, mesleki etiği belirleyecek çalışmalar yapmaktır. Türkiye’de TMMOB çatısı altında bulunan hiçbir mühendisler odası ve mimarlar odası, mesleki disiplin ve o meslekteki mühendislerin özlük haklarıyla ilgili çalışmalar yapmaz. Vazifelerini yapmazlar ama üzerlerine vazife olmayan her işe karışırlar. Mühendis ve mimar odalarının vazifeleri, Türkiye’de bu bölümlerden mezun olmuş mühendis ve mimarların haklarını korumak ve bu meslek mensuplarının her türlü gelişimini sağlamaktır. Ama bakıldığı vakit bu yönde neredeyse tek bir faaliyetlerini dahi bulamazsınız.

GEZİ’NİN MİMARLARI

Gezi Kalkışmasında bu odaların rolü neydi?

- Gezi olaylarının organizasyonunda marjinal sol örgütlerle hep birlikte hareket ettiler. Bunlar Gezi’nin mimarları ve mühendisleriydi. Gezi’nin sonunda hükümetten dört tane istekte bulundular: ‘Nükleer santral yapmayın’, dediler. Eğer projenin bu ülke için faydalı olmasını isteselerdi, bu ülkenin hayrına bir düşünceleri olsaydı derlerdi ki; ‘nükleer santralde kullanılan teknoloji yetersiz, bunun yerine şu teknolojiyi kullanmamız lazım’. Karşı olmak bir mühendis için hiçbir anlam ifade etmiyor. Eğer beyinleri bir mühendis gibi çalışıyorsa, topyekûn projeye karşı çıkmak yerine alternatifleri ortaya koyarlardı. Ama bunlar her şeye karşı, bu ülkeye tek bir çivi çakılsın istemiyorlar. ‘Üçüncü köprü yapmayın’ dediler, ‘Üçüncü havalimanı yapılmasın’ dediler, ‘Kanal İstanbul yapılmasın’ dediler. Eğer iyi niyetli olsalardı, o zaman ‘bu projeye ülkemizin ihtiyacı var; ama projenin yapılması planlanan yer uygun değil, onun yerine şuraya yapılsın’ derlerdi.

VATAN HAİNLİĞİ DEĞİL Mİ?

-Dediğim gibi bir mühendis, bir mimarın ülkenin yararı için yapılan her projeye karşı çıkması, onların mimarlık, mühendislik içgüdüsüyle değil de farklı referanslarla, ülkeye zarar vermek amacıyla hareket ettiklerini gösteriyor. Proje üretiyor musunuz? ‘Hayır’. Meslek mensuplarının haklarını koruyor musunuz? ‘Hayır’. Ama ülke aleyhine çalışmaya ‘evet’ diyorlar. ‘Bu projeleri yapmayın’ diye bir işçi sendikası söyleyebilir. Belki hekimler odası bile böyle bir istekte bulunabilir; ama bir mühendisler, mimarlar grubunun böyle bir istekte bulunması vatan hainliği değil mi?

TÜRKİYE’YE ÇAĞ ATLATACAK PROJELERE DÂVÂ AÇIYORLAR

Bu mega projeleri nasıl engelliyorlar?

Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı her çalışmaya dava açıyorlar. Sadece Mimarlar Odası 2011’den beri 122 dava açtı. Aklımıza gelecek her şeye dava açıyorlar.
Türkiye’ye hainlik üzerine ittifak etmiş bir yapıdan bahsediyoruz. Bu ülkeyi seven bir insanın Türkiye’nin kendisini geliştirdiği, sıçrama yaptığı ve rakipleriyle rekabet ettiği bir ortamda her projeye dava açması zaten mümkün değildir. Bir yerlerden talimat almış gibi Türkiye’ye çağ atlatacak projelere hemen dava açıyorlar. Odanın parasının büyük bir kısmını da ülkenin menfaatine olan projeleri engellemek için dava açmaya harcıyorlar.

TÜRKİYE’YE DÂVÂ AÇARKEN; KOÇ, ALMAN VE PARALEL’E DÂVÂ AÇMADILAR

Peki böylesine Türkiye düşmanlığına soyunmuş bir yapılanmaya bu cesareti verenler kimlerdir? Bu ideolojik oda yapılanmalarının arkasında kimler var?

- Mimarlar Odası’nın yöneticilerinin çoğunun DHKP-C üyesi olduğunu sık sık duyuyoruz. Birçoğunun DHKP-C ile yakınlığı bulunan derneklere ve yapılara üye olduklarını da duymuştuk. DHKP-C’nin hangi ülkeler tarafından desteklendiğine bakmak lazım. O zaman bağlantıyı görebiliriz. Türkiye’de altını Almanya çıkarırdı. Almanya’nın altın çıkarma izninin süresi dolmuştu. Biz bunun üzerine ‘Türkiye Cumhuriyet’i kendi altınını çıkarır’ dedik. Türkiye kendi altınını çıkarmaya başlayınca ‘siyanür kullanamazsınız’ diye bu odalar Türkiye aleyhine hemen dava açtılar ve durdurdular. Koç, Almanya ve Paralel bağlantısıyla tanınan Akın İpek’in sahibi olduğu Koza Altın işletmeleri siyanürle altın çıkarırken ise bunlar hiç tepki göstermediler ve tek bir dava bile açmadılar. Hâlâ da bu ortaklık altın çıkarmaya devam ediyor ama onlara nedense hiç seslerini çıkarmıyorlar. TMMOB’un kimin menfaatini gözettiği kimin de aleyhinde çalıştığı buradan çıkarılabilir. Bu durumda bunlara kimin destek verdiği, kimin arkalarında olduğu anlaşılır.

(MÜCAHİT GÜNDOĞDU / EKREM ŞAHAN-YENİ AKİT)

Mimarlar Odası’nın aldığı haraç her yıl bir saray demek!



Mesleki sorunları bir yana bırakıp, üyelerini Deli Dumrul haraçları ile soyan ve kaynaklarını terör yandaşlarına aktardığı iddia edilen TMMOB’un bir yılda elde ettiği parayla, her sene Cumhurbaşkanı Sarayı gibi bir yapının inşa edilebileceği belirtiliyor.

AK Parti Ankara Milletvekili ve 24. Dönem TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Sözcüsü Mimar Tülay Selamoğlu, TMMOB’un üyelerinden aldığı aidatlar ve mega projelerden aldığı haraçlarla her yıl bir cumhurbaşkanlığı sarayı yapılabileceğini belirterek, “1 katrilyonu aşan bu paralar nereye gidiyor. Meslek mensupları için yaptıkları hiçbir şey yok. Mimarlık ve mühendisliğin gelişmesi için oluşturdukları hiçbir proje yok. İşleri güçleri sol örgütlerle el ele verip meydan meydan gezerek milli projeleri protesto etmek. TMMOB’a mahkûm olan bütün mimar ve mühendislerin bunları sorgulaması ve tepkilerini dile getirmesi gerekiyor” dedi.

TMMOB’UN YILLIK GELİRİYLE HER YIL BİR SARAY YAPILIR

- TMMOB’un kamuoyunun bilmediği gelirleri var mı?

- TMMOB, devletten bile neredeyse daha fazla vergi toplar, çok ciddi bir nakit geliri var. Bina yapıyorsunuz diyelim, yaptığınız proje bedelinin yüzde ikisini makine mühendisleri odasına, yüzde ikisini elektrik mühendisleri odasına, yüzde ikisini mimarlar odasına verirsiniz vs. Bu yaptıkları bir nevi haraç gibidir. Her yerden her şekilde, her imzadan para alır. Bu kadar paranın nereye harcandığı ise bilinmez. TMMOB’un topladığı yıllık parayla her yıl devasa bir saray yapılır.

DEVLETİN DE ÜZERİNDE GÜÇ HALİNE GELMİŞLER

- Bütün bu vesayet yapısı nasıl oluşturulmuş ve dünyanın farklı ülkelerinde de meslek kuruluşları bu şekilde bir vesayet odağı olarak mı örgütleniyor?

- Kanuna göre şube açma kararını TMMOB merkez yönetimi veriyor. İstediği şubenin açılmasına onay veriyor, istemediğini de neden bile göstermeden reddediyor. Meslek mensupları, okullarından mezun olunca bu odalara üye olmak zorunda, aylık aidat ödemek zorunda. Gönüllülük esasına göre değil, zorunluluk olarak mimar ve mühendisler aidat veriyorlar. Bu odalar devletin üstünde bir güç haline gelmişler. Düşünebiliyor musunuz, okulunuzu başarıyla bitirip diplomanızı almışsınız, mimarsınız ama büro açma iznini Mimarlar Odası’ndan almak zorundasınız. Eğer izin vermezlerse başvurabileceğiniz herhangi bir merci yoktur. Bütün mimar ve mühendisleri kontrol altında tutan tam bir diktatörlük kurmuşlar. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir uygulama yoktur. Burada ülkemizin ilerlemesini ve bağımsız olmasını istemeyen odaklar böylesine çeşitli vesayet yapılanmalarını kurdurarak sopa olarak kullanıyorlar.

ÜST AKLIN KONTROLÜNDELER

- Devletin kurumlarına, Cumhurbaşkanına ve başbakana savaş açacak kadar şımarmış olan bu yapılara dışarıdan destek veriliyor mu?

- Gezi olaylarında öğrencilere her gün para verecek kadar güçlüler. Almanya menşeili Konrad Adenauer Stiftung Derneği ile bunların iş birliği içerisinde olduklarına dair çok ciddi duyumlar alıyoruz. Bu yapıların içinde üst akılla çalışanlar var. Bu yapının halka çok iyi anlatılması gerekiyor. Özellikle mimar ve mühendislere çok iyi anlatılması gerekiyor. Çünkü tüm mimar ve mühendisleri meslekten men cezasıyla susturmak istiyorlar. Aykırı olanlara hemen soruşturma açıyorlar. Kamuoyu sanıyor ki; bütün mimar ve mühendisler bunlar gibi düşünüyor. Halbuki Üst Aklın kontrolünde olan bu yapı tüm mimar ve mühendisleri susturarak, kontrol ederek topraklarımızı yabancı güçler adına parsellemeye çalışıyorlar. Topraklarımızı yabancı güçler bu yapılar eliyle kontrol altında tutmak istiyor.

CAMİYLE SAVAŞIYORLAR

- Cumhurbaşkanına ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne yönelik yapılan karalama kampanyalarıyla neyi hedefliyorlar?

- Bu algı operasyonlarına devam edecekler. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi içerisinde yıllardır on iki tane devlet lojmanı vardı. Orada onlarca yıldır bu ülkenin çalışanları kaldı. Hiç kimse ‘ruhsatlı mı’, ‘değil mi’ diye sorgulamadı. 12 lojman yıkılıp onların yerine cami ve kütüphane yapılınca kıyamet koptu. Bizimle savaşmıyorlar, camiyle savaşıyorlar, oradaki en büyük nefret camiyedir.

ÇANKAYA, MİLİTER BİR ZİHNİYETİN SEMBOLÜYDÜ

Çankaya Köşkü’ne sıradan bir vatandaşın girmesi mümkün değil, ama Külliye’de cami açıldığı andan itibaren Külliye’ye giriş serbest olacak ve Külliye içinde bulunan Türkiye’nin en büyük kütüphanelerinden biri olan kütüphaneye erişim yirmi dört saat açık olacak. Vatandaşlar istedikleri saatte o kütüphaneye gidip çalışabilecekler ve araştırma yapabilecekler. Bundan sonra kim başkan olursa olsun millete Cumhurbaşkanlığı’nın kapıları sonuna kadar açılmıştır. Cumhurbaşkanlığı Çankaya Köşkü’nde olduğu cumhurdan kopuk bir yapıda olmayacak. Külliye’de askeri tabur yok ama Çankaya Köşkü’nde tabur vardı. Çankaya militer bir zihniyetin sembolüdür. Yeni Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ise cumhurun sembolüdür.

TAYYİP ERDOĞAN GİBİ ÇALIŞKAN BİR CUMHURBAŞKANINA 5 ÇANKAYA KÖŞKÜ BİLE YETMEZDİ

- Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin büyüklüğü ile ilgili eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Aydın Doğan’ın evi Çankaya Köşkü’nden büyüktür, Koç’un evi Çankaya Köşkü’nden büyüktür. Tayyip Bey köşke çıktığında, günde üç tane yurt dışından heyet geliyordu. Çankaya Köşkü’ne sadece bir heyet bile sığamıyordu, lavaboda bile kuyruk oluyordu. Ahmet Necdet Sezer gibi bir Cumhurbaşkanı’na Çankaya Köşkü fazla bile geliyordu; çünkü 7 yıl boyunca Sezer, sadece üç tane yabancı heyet kabul etmiş ve iki kez de yurtdışına çıkmış bir Cumhurbaşkanı’ydı. Tayyip Bey ise sıradanın dışında bir Cumhurbaşkanı. Gece-gündüz durmadan çalışıyor, yabancı heyetlerin biri gidiyor, biri geliyor. Günlük bazen üç dört heyetin birden geldiği oluyor. Böyle bir Cumhurbaşkanı’na beş tane Çankaya Köşkü bile yetmezdi; çünkü her gelen heyette yüzlerce insan var ve bu insanların ihtiyaçlarının karşılanması gerekiyor bunun için bugünkü Cumhurbaşkanlığı Külliyesi şart olmuştu.

ODALARDA SALTANAT SİSTEMİ KURMUŞLAR

- TMMOB’da yıllardır marjinal sol bir yönetim anlayışı yer alıyor. Bu tür odalarda neden demokratik ve çoğulcu bir görünüm yok?

- İyi mühendislik ve mimarlık yapmak istemek ya da ülkenin mimarisini ve mühendislik seviyesini geliştirmeye çalışmak başka bir şeydir, devlete hainlik yapmak başka bir şeydir. Bunlar satılmış adamlar, bir şeyler için ruhlarını satmışlar. Bu insanlar beyni olan insanlar değil ki; yönetilen insanlar. Bu odalarda babadan oğula geçen bir saltanat sistemi kurmuşlar. Kısır döngü içerisinde devam eden bir seçim sistemleri var, denetleme kurulu yönetimi seçiyor, yönetim kurulu da denetleme kurulunu seçiyor. Kanun da bu şekilde düzenlenmiş. Bu durumda marjinal sol yapılanma saltanat gibi devam ettiriliyor bu yapılarda.

(MÜCAHİT GÜNDOĞDU- EKREM ŞAHAN / YENİ AKİT)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder