17 Temmuz 2015 Cuma

21. YÜZYILDA TÜRKİYE SÜPER GÜÇ OLACAK, OSMANLI HARİTASI YENİDEN ÇİZİLECEK : 21. Yüzyılda Türkiye Süper Güç Olacak, Osmanlı Haritası Yeniden Çizilecek!” Bunu biz değil, bakın kimler söylüyor.!.. Gelecek bilimcisi ve ''2050'' kitabının yazarı Prof. Passig!



“2050 yılında Orta Doğu'da birçok devlet çökecek. Türkiye ve İsrail ise bölgedeki temel güç olmaya devam edecek. Ancak bu bölgeye barışı getirebilecek tek ülke Türkiye olacak..”
Yazdığı ''2050'' kitabını Türk okuyucularına tanıtmak üzere İstanbul'da bulunan Passig, kitabı ve 21. yüzyılda dünyayı nelerin beklediği ile ilgili AA muhabirine çeşitli değerlendirmelerde bulunmuştu.
Gelecekle ilgili öngörülerde bulunmasının kolay bir süreç olmadığını ifade eden Passig, bunun çok ciddi bir çalışma ve araştırma gerektirdiğini, bu kitabı hazırlarken kızının ''Ya öngörülerin tutmazsa?'' diye çok endişelendiğini, kendisinin de kızına burada temel unsurun geleceği tahmin etmenin değil, gelecekte büyük felaketlere sebep verebilecek hatalara düşmemek olduğunu söylediğini kaydetmişti.
Kitabında, insanoğlunun yaklaşık olarak 5 bin yıl öncesine kadar yaptığı hatalardan bahsettiğini aktaran Passig, ''Burada okuyucularıma anlatmak istediğim, kimse geleceği 15 dakikada göremez. Bu yıllara dayanan bir analiz ve mantık yürütmesi sonucunda oluşabilecek bir öngörüdür. İnsanlar, geçmişlerine bakıp gelecekle ilgili dersler çıkarmalıdır. Ancak bunu yalnızca bir perspektiften yapamayız. Olaylara, olayların oluş biçimine birçok pencereden görmek gerekir'' şeklide konuşmuştu.
Passig, yaşanılan hiçbir şeyin karmaşık olmadığını, her bir olayın bir mantığı olduğunu dile getirerek, tarihin bir nevi tekrardan ibaret olduğunu, kendisinin de belirli dönemlerde yaşanan olayları inceleyip bunların neden yaşandığına farklı perspektiflerden mantık ürettiğini aktardı.
Passig’in Orta Doğu öngörüsü!
Orta Doğu'da yaşanan olaylara 2 farklı bölgedeki çekişmelerin neden olduğunu söyleyen Passig:
''Orta Doğu'daki yaşanan olayların sebebi Batı ve Rusya arasındaki çekişmedir. Bir örnek vermek gerekirse 1920'de herkes Almanya'nın artık bittiğini düşünüyordu. Ancak 20 yıl sonra ne oldu? Daha güçlü bir şekilde geldi. Rusya ve Batı kendi aralarında çekişiyor, aralarında kalan ve bu durumdan en çok etkilenen ise Avrasya oluyor. ABD, Avrasya'nın büyük akımların ve olayların merkezi olduğunu anladı. Bu akımları ne güçlendiriyor diye soracak olursak, bunun cevabı Rusya'nın tekrar güçlenmesi olacaktır. Bu durum da Batı'yı korkutuyor. Yani Orta Doğu'da olanlar, aslında büyük bir evin ancak arka bahçesini oluşturuyor. Orta Doğu, büyük güçlerin ikinci oyun alanı. Birçok insan Orta Doğu'daki sorunlara Orta Doğu'dan bakıyor. Ben ise farklı bir bölgeden bakıyorum. Bence birçok insanın yaptığı hatada bu. Bakış açımızı değiştirmek. 2050 kitabı da buna yardımcı oluyor.''
Orta Doğu'nun 2 önemli gücü olan Türkiye ve İsrail'in birçok ortak noktası olduğuna işaret eden Passig, 2 ülkenin de mevcudiyetlerinin tabiatıyla Doğu ve Batı arasında denge kurmaya çalıştığını, demografik olarak son derece canlı ve genç olduğunu, gelişmekte olan ülke konumundan gelişmiş ülke konumuna geçtiğini aktardı.
Bazı durumlarda benzerliklerin insanları bir araya getirdiğini, yine bazı durumlarda ise birbirinden ayırdığını işaret eden Passig, ''Ancak Türkiye ve İsrail arasındaki durumun kalıcı olacağını düşünmüyorum. Türkiye, yüz yıllar boyunca hakim olduğu bölgede çok güçlüydü ve Orta Doğu'daki dengeleri korumak adına bir çoğu pozitif olan çok önemli roller oynadı. Fakat 1. Dünya Savaşı'ndan sonra jeopolitik olarak kenara çekildi''.
***
İnsanların dünyanın içinde bulunduğu şu andaki durumuna bakarak birçok şeyin değiştiğini düşündüklerini belirten Passig, ancak bunun çok yanlış olduğunu, değişikliğin yalnızca bir süre yaşandığını, temel durumların aynı kaldığını ifade etti.
ABD içinde bir grup düşünür, bilim insanı ve siyasetçi, Ortadoğu, Balkanlar ve Asya’da yeniden güçlü bir ‘Osmanlı’nın kurulmasıyla, dünya barışına katkı sağlanacağını düşünüyor.
ABD’yi fikren güçlü bir şekilde etkileyip yönlendiren bu yapılar, laik demokratik hukuk devlet modelini güzelce uygulayan “Müslüman Türkiye” önderliğinde oluşturulacak böyle bir birliğin kaçınılmaz bir gerçek olduğunu ifade ediyor.
Birkaç örnek vererek devam edelim!
Passig: “Ortadoğu’ya Barışı Getirebilecek Tek Ülke Türkiye”
Amerika Minnesota Üniversitesi’nde gelecek bilim dalında doktorası bulunan, Bar-Ilan Üniveritesi’nde doçent doktor olarak görev yapan futurist (Gelecek bilimcisi) Prof. David Passig “2050″ adlı kitabını kaleme almıştır. Passig kitabında, “2050 yılında Ortadoğu’da birçok devlet çökecek. Türkiye ve İsrail ise bölgedeki temel güç olmaya devam edecek. Bu bölgeye barışı getirebilecek tek ülke Türkiye olacak. Eğer hatalar yapılmazsa Türkiye çok güçlü olabilir. Geçmişteki hatalardan ders almamak gerçekten büyük bir ayıp olur” şeklindeki görüşlerini dile getirmekte, Yeni Osmanlı’nın bölgeye hakim olacağını öngörmektedir.
Devam edelim…
Friedman: “21. Yüzyılda Türkiye Süper Güç Olacak, Osmanlı Haritası Yeniden Çizilecek”
Amerikan İstihbarat Ajansı CIA’ya yakınlığı nedeniyle “Gölge CIA” olarak bilinen Stratfor’un sahibi, stratejist George Friedman, önümüzdeki yüzyılın sonlarında Türkiye’nin yeni dünya gücü olacağını öne sürmüştür.
Friedman, “Next 100 Years: A Forecast for the 21’st Century” (Önümüzdeki 100 Yıl: 21’inci Yüzyıl İçin Öngörüler) adlı yeni kitabında “Gelecek yüzyılın süper güçleri Çin ve Rusya değil; Türkiye, Japonya, Meksika ve Polonya olacak. Türkiye’nin dünyadaki siyasi etkisi 2050 yılında Osmanlı haritasını andıran bir görüntü oluşturacak.” demektedir.
Yine devam edelim…
Chomsky: “Osmanlı Geri Gelecek”
ABD’li dilbilimci Noam Chomsky ise, Ortadoğu’daki yaşanan problemlerin çözümünün Osmanlı’da olduğunu şu şekilde dile getirmektedir: “Osmanlı’nın modeli önümüzde bir ders gibi duruyor. Belki öyle bir gün gelecek ki, bir seyyahın serbestçe Kahire’den Bağdat’a, oradan da İstanbul’a gideceği günlere geri döneceğiz. İnsanların mahalli yönetimlerle yönetimi üstlendiği günlere döneceğiz. Osmanlı’nın o bölgede yüzlerce yıl yürüttüğü politikalar ve yönetim şekli, Osmanlı’nın o günleri bize ders olacak. Çünkü Osmanlının geçmiş dönemleri önümüze önemli bir ders koyuyor. Belki bölgedeki herkes için daha iyi bir hayat olacak. Tabii bunlar kendi kendine olmayacak. Bunlar için bölgede çeşitli tercihlerin olması gerekiyor.”
Devam ediyoruz..
McChrystal: “Türk Ordusu Afganlarla Sevgi Bağı Kurabilen Tek Güç”
Afganistan’daki ISAF ve Amerikan Kuvvetleri’nin komutanı General Stanley McChrystal Türk ordusunun Afganistan’daki katkılarının çok büyük olduğuna dikkat çekmiştir. Org. McChrystal şöyle konuşmuştu: “Türk askerleri çok iyi yetişmiş, geniş deneyime sahipler. Türk Ordusu, profesyonel ordu. Aynı zamanda Afgan halkıyla kültürel bağları da var. Diğer koalisyon ordularının böyle bir bağları yok. Afgan halkıyla benzersiz bir iletişim kurabiliyor. Türk ordusunun varlığı, koalisyonun geri kalanının başarısı için önemli.”
Washington Post Gazetesi: “Türk Gücü Balkanlar’da Dostane Yollardan İlerliyor”
Amerikan Washington Post gazetesi, Türkiye’nin Balkanlar’da artan varlığını “Türkiye, Bosna’da Osmanlı İmparatorluğu’nun nazik bir versiyonunu geri getirdi” başlıklı geniş haberiyle değerlendirmiş ve bu oluşumdan övgüyle bahsetmiştir.
Gazete “Türkiye, 5 asır önce Balkanları fethetti. Şimdi Türk gücü daha dostane yollardan ilerliyor.” ifadesini kullanmış, Türkiye’nin, bir zamanlar düşman olan bölge ülkelerinin arasında görüşmelerin yapılmasına aracı olduğunu da vurgulamıştır.
Bknz, CIA kapalı kapılar arkasında neyi konuşuyor..
CIA 2005 Raporu: “2020′de Müslümanlar Arasından Bir Halife Çıkacak”
CIA´nın resmi internet sitesinde 2005 yılında yer alan bir rapor dünya çapında çok yankı uyandırmıştı. Ulusal İstihbarat Konseyi tarafından hazırlanan raporun adı “Geleceği Haritalandırmak” şeklindeydi.
Rapor, 2020 yılında dünyanın siyasi haritasını, güç dengelerini ele almış, 2020 yılında İslam dünyasına hilafet rolünü vermiştir. Rapora göre Amerika 2020 yılında Müslümanlar içinde bir Halife’nin varlığını düşünmektedir.
“CIA´nın senaryosuna göre halife sembolik bir figür olarak kalmayacak. Tam tersine Halife, ABD´nin karşısına çok etkili siyasi ve ideolojik bir güç olarak çıkacak. Örneğin petrol bölgelerine müdahale edecek, Amerika buna sesini çıkaramayacak. Hilafet, İslam alemini birleştirecek. Müslüman liderler Halife’ye uyacak, saygı duyacak ve halklarına baskı yapamayacak.”
Bununla birlikte ABD içinde sesi gür çıkan, Amerikan derin devletine etki eden şahin yapılar ise bölünmüş, güçsüzleştirilmiş bir Türkiye ile hem Ortadoğu ve hem de dünya üzerinde Amerika’nın tehditlerden arındırılabileceğini düşünmektedir.
Amerikan dış politikasına da uzun süredir işte bu “böl parçala yönet-yok et” taktiğini uygulatan Neocon- şahin yapı hakim.
Ateist masonların ve Evanjelik Armagdencu bir yapının oluşturduğu bu yapı Türkiye’nin doğusunu on yıllardır Kürdistan olarak ayrılmış olarak görmeyi arzu etmektedir.
Hem kurulacak bir Kürdistan’ı daha rahat kontrol edeceklerini düşünmekte, hem de Türkiye’yi zayıf bırakıp dolayısıyla İslam âleminin birlik olmasını engellemiş olacaklarını düşünmektedirler.
“Bu sayede olası bir İran saldırısı karşısında, Ortadoğu’da enerji kaynaklarını ele geçirmede, Avrupa ve Orta Asya arasındaki köprüyü Rusya ve Çin’in egemenliğine kaptırmayacaklarını düşünmektedir.”
Özetle belirtmek gerekir ise Armagedoncular ; Ortadoğu ve Asya başta olmak üzere bütün dünyayı adeta bir kan gölüne çevirmek istemektedir.
Ateist masonlar ve Evanjelik Armagdencu bu sapkın yapı inançlarını bir “kan dökme ayini” ile gerçekleştirmekte, buna sözde bir ibadet gözüyle bakmaktadır. Oysa Allah tarihler boyunca, yeryüzünde fitne, bozgun, savaş ve şiddet arayanları daima misliyle hatta daha beteriyle yakalamış, zulüm sahiplerini helak etmiştir.
Unutulmamalıdır ki, herkes kendi stratejisini ortaya koyar.
Mühim olan birilerinin ne istediği değil, bizim ne istediğimizdir.
Bizim ne istediğimize gelince, Rabbinden korkan, Rabbinin kitabı Kuran’a tam sarılmış müminlerin önderliğinde Büyük Osmanlı Projesi’ni yeniden hayata geçirmektir.
Yıllardır yeryüzünde kanı akan, canı yanan ve sömürülen, savunmasız bırakılan ve açlığa, yoksulluğa mahkûm edilen Müslümanların kurtuluşu için bu ideali gerçekleştirmek, savunmak hepimizin görevidir.
Bugün ülkemizde konuşulan Başkanlık sistemi Yeniden Osmanlının sadece bir adımıdır.
Bu açıdan Başkanlık sistemi iyi okunmalıdır.
Yeni Türkiye’nin Başkanlık sistemi bu idealin bir ayağıdır.
Unutmayın ki, Cumhurbaşkanlığı Sarayına boşuna saldırmıyorlar.
K.Irak’ta Kürt kardeşlerimize “Türkiye ile birleşmek ister misin?” anketi boşuna yapılmadı.
Ve oradaki kardeşlerimizin %98’e yakını bu ankete ‘EVET’ cevabını boşuna vermedi.
Başkanlık sistemi bölünmenin ya da parçalanmanın adımı değil, Müslümanların yeniden birlik olması ve yeniden bir araya gelerek, birlik içerisinde tek merkezden yönetilmesidir.
Yüzyıldır sömürülen, katledilen ve zulme uğrayan Müslümanların tek sancak altında toplanmasıdır.
Unutmayın, bu emanet Osmanlı’da olduğu gibi yine bu aziz toprakların çocukları tarafından tarih sahnesine çıkartılacaktır!
Korktukları bu!
Bu ülkenin, bu milletin evlatlarına boşuna saldırmıyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan için BATI ve ABD medyası ‘Padişah’ ve ‘Osmanlı Padişahı’ kapakları yapıyor ve manşetler atıyor.
Günün birinde yüzleşecekleri Osmanlı gerçeğini görüyorlar.
Ödleri kopuyor “Osmanlı Yeniden Dirilecek” diye…


FATİH KELEŞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder