4 Temmuz 2015 Cumartesi

YENİ ORTADOĞU 2003'te Türkiye’nin 100. yılında İsrail olmayacak!: ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, 'Ortadoğu'da 22 ülkenin haritası değişecektir' demişti. Aradan 12 yıl geçti, güney sınırlarınız ateş çemberi içinde. Irak üçe bölündü.


Suriye, üçe bölünmek üzere.
Libya ve Sudan 2'ye ayrıldı. SYKES PICOT ÇÖKTÜ. 1994'te, Amerika'da NEOCONlar derin devletin tüm enstrümanlarını ele geçirmişti.

Bu yıldan itibaren, Ortadoğu ve İslam coğrafyasında "küresel şekillendirme" ilk sinyallerini verdi. Bill Clinton, Mayıs 1997'de 'Yeni bir yüzyıl için Ulusal Güvenlik Stratejisi' adı verilen belgeyi imzaladı. Belgenin özü 'kendi çıkarlarına dayanan ekonomik milliyetçiliğin', gerekirse silah gücüyle dünyaya egemen kılınması üzerine bina edilmişti.
Aynı belgede Türkiye ve bulunduğumuz bölge ile ilgili şu cümleler yar alıyordu: "İki yüz milyon varillik petrol rezerviyle Hazar Denizi bölgesi (Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan, Kafkasya, İran, Kuzey Irak, Doğu ve Güneydoğu Anadolu) dünyanın artan enerji talebini karşılamada önemli bir rol oynamaya adaydır. Kendi petrol kaynaklarımız tükeneceğinden bu bölgedeki kaynaklara ulaşmak, yaşamsal çıkarlarımızdan biridir."

2002'de göreve gelen Yeni Türkiye lideri Tayyip Erdoğan, bir taraftan TÜRK ORDUSUNA VURUCU GÜÇ kazandırırken, diğer taraftan, BAĞIMSIZ DURUŞ VE MİLLİ POLİTİKA DOKTRİNİNİ adım adım uygulamaya aldı. Bugün, Türkiyemiz nerede?
Etrafımızda neler oluyor? Yakımızdaki ateşin yakıcılığı adım adım sınırlarımızda dolaşırken, Türkiyemiz içte ve dışta çok hassas köprülerden geçiyor.

 Türkiyemizi güzel Allahımız koruyor. Ülkemizin DEVLET AKLI saat gibi çalışıyor. Devlet Aklı'nın bileşenleri, Cumhurbaşkanı-Başbakan-Genelkurmay Başkanı ve TBMM görev başında.

Başkomutan-Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 2019'a kadar görevde.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, kuracağı yeni hükümetle en az 2 yıl (2017 yılına kadar) etkin konumda. Yeni Meclis oluştu.
Sadece Genelkurmay Başkanımız Necdet Özel emekli olacak, onun yerine Kara Kuvvetleri komutanı Hulusi Akar ve yeni kurmay heyeti göreve devam edecek.
100 yıl önce güney sınırlarımızı belirleyen SYKES-PİCOT çöktü.

Ortadoğu kaynıyor. Yeni ülkeler, parçalanan devletler, yeni devletçikler dönemini yaşanıyor. Böyle hassas bir döneme, Türkiye, hassas döneme, yeni Meclis, yeni genelkurmay başkanı Hulusi Akar'la giriyor. Bu yıl, Genelkurmay Başkanı olacak ve dört yıl boyunca, 2019'a kadar Genelkurmay Başkanı olarak görev yapacak.

Başkomutan-Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan ve Hulusi Akar, 2019'a kadar görev başında. Demek ki, ülkemiz, 2019'a kadar kesintisiz DEVLET AKLI'na sahip olacak. Peki, Türk ordusunun başına 1,5 ay sonra resmen başlayacak "birinci başkanı" kim? Nasıl bir asker?
Göreve gelecek Akar'ın gönlündeki Türk subayı tarifi, bundan sonra şöyle olacak: "Sivil gibi düşünüp, asker gibi uygulayan. Çabuk düşünüp, hızlı karar verebilen..."
Nasıl asker?

Orgeneral Hulusi Akar, Kayseri doğumlu. 1952 doğumlu. BOSNA'DAKİ TÜRK KOMUTANDI. İtalya'nın Napoli şehrinde Güney Avrupa Müttefik Kuvvetleri Karargâhı (AFSOUTH) İstihbarat Başkanlığı Kara İstihbarat Subaylığı yaptı, sonra da Bosna-Hersek Türk Görev Kuvveti Komutanlığı görevini yürüttü. Orgeneral Akar'a göre, askeri lider için artık "yüksek bir savaşçı ruha sahip olmak" günümüz koşullarında yeterli değil. Bu çerçevede günümüz subayı, "çok yönlü" olmalıdır. 


SONUÇ: Ortadoğu haritasının değiştiği bir dönemde Başkomutan-Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'ın, Türk devletini, "her senaryoya karşı hazıra geçirdiği" ve "En kötü senaryoya karşı stratejik planlar" hazırlattığı bir dönemde, Orgeneral Akar'ın, beraberce orduya yönetecek olması, Türkiyemiz için tarihi bir fırsat olacaktır. Birlik içinde Millet, STRATEJİK BEYNE SAHİP ülkemiz ve görev başında bulunan DEVLET AKLI ile  sıkıntılı günleri aşar gideriz.

TAKVİM / Bülent Erandaç

YENİ ORTADOĞU 2003'te Türkiye’nin 100. yılında İsrail diye bir devlet olmayacak ! 



Sözde yerli basının asla millete göstermeyeceği gerçekleri yazmaya devam ediyoruz. Türkiye’nin 2023 hedefleri doğrultusunda nasıl büyük bir devlet ve büyük millet idealini realize ettiğini gözler önüne sermek istiyoruz.

Yaklaşık 2 hafta önce ABD’de 16 istihbarat örgütünden oluşan ABD İstihbarat Topluluğu tarafından hazırlanan İsrail konulu bir rapor basına sızdı. Toplam 70 milyar dolar üzerinde bütçeye sahip 16 ABD İstihbarat Kurumu, “İsrail-sonrası Orta Doğu’ya Hazırlık” adlı 82 sayfalık bir analiz yayınladı.

Raporun yazarlarından ABD eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, “10 yıl içinde artık İsrail olmayacak” ifadesini kullandı.

İsrail için tehlike çanlarının çaldığının işaretiydi bu.

Türkiye’nin nasıl İsrail’in arka bahçesini temizlediğini de MEDYAGÜNDEM geçtiğimiz günlerde yazdı.
Peki neler oluyor?

Büyük resimi göstermek, sözde yerli basının asla yazmayacağı gerçekleri sıralama zamanı….

Şöyle bir soru soralım:

Mustafa Kemal Atatürk öldüğünde Ortadoğu’da İsrail diye bir devlet var mıydı?
Yoktu.

Mustafa Kemal Atatürk, “İsrail’e izin vermem” demişti.
Mustafa Kemal Atatürk yaşasaydı, İsrail kurulabilir miydi acaba?

14 Mayıs 1948′de kurulan İsrail’i resmen tanıyan ülkelerden biri de Türkiye’ydi. Türkiye İsrail’i ilk tanıyan Müslüman ülke oldu.

Başbakan Tayyip Erdoğan, 2011 yılında Mısır medyasına verdiği röportajda İsrail’i tanımanın bir hata olduğunu ima etti. Başbakan, “Maalesef o dönemde CHP iktidardaydı ve İsrail’i tanıdılar” dedi.

ABD’de 16 istihbarat örgütünden oluşan ABD İstihbarat Topluluğu tarafından hazırlanan İsrail konulu rapora göre 2022 planında Ortadoğu’da İsrail’e yer yok. Henry Kissinger gelişmeleri ve verileri okuyarak İsrail’in on yıl içinde yok olacağını öngörüyor.

Türkiye Cumhuriyeti de 2023 yılında 100. yaşını kutlayacak.

En önemlisi 2023 yılında Ortadoğu’da İsrail diye bir devlet olmayacak.

Belki de İsrail Balkanlar gibi bir bölgeye taşınacak.

ABD’li emekli Albay Austin Bay’ın, “Atatürk: Lessons in Leadership From the Greatest General of the Ottoman Empire” (Osmanlı İmparatorluğu’nun en büyük generalinden liderlik dersleri) adlı kitabı 2011 yılının Ağustos ayında ABD’de piyasaya çıktı.

ABD’li emekli Albay Austin Bay, Philadelphia Inquirer’a yazdığı yazıda, “Arap Baharı, Atatürk’ün 20. yüzyıl boyunca Türkiye’de başlattığı süreci 21. yüzyılda tekrarlama girişimidir. Arapların bugünkü tüm talepleri, Atatürk’ün ideallerini ve politikalarını yansıtıyor” dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bir ay sonra Mısır’da aynen şöyle dedi:

“Türkiye’de anayasa laikliği, devletin her dine eşit mesafede olması olarak tanımlar. Laiklik kesinlikle ateizm değildir.


 Ben Recep Tayyip Erdoğan olarak Müslüman’ım ama laik değilim. Fakat laik bir ülkenin başbakanıyım.

Laik bir rejimde insanların dindar olma ya da olmama özgürlüğü vardır. Ben Mısır’ın da laik bir anayasaya sahip olmasını tavsiye ediyorum. Çünkü laiklik din düşmanlığı değildir. Laiklikten korkmayın. Umarım ki Mısır’da yeni rejim laik olacaktır. Umuyorum ki benim bu açıklamalarımdan sonra Mısır halkının laikliğe bakışı değişecektir.”

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 3 Temmuz 2012′de “Mısır’ın güçlü olması, bizim güçlü olmamızdır. Mısır’ın güçlü olması, bölgede istikrar demektir. Türkiye ile Mısır kardeştir. Mısır ile sınırsız işbirliğine hazırız” dedi.

Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, dün “Mısır’ı dünyada söz sahibi bir süper güç yapmak için elimden geldiği kadar görevimi yapmaya çalışıyorum” açıklamasını yaptı.

Bölgemizde değişen dengeleri, Türkiye’nin büyük oyun kurucu olarak sahnedeki yerini tüm dünya görüyor ama sözde yerli basın kör…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder