14 Temmuz 2015 Salı

50 yıldır aynı oyunlar 13 sene öncesine kadar Türkiye'yi koaliyonlara mahkum edip, soyup soğana çeviren, bankaların içini boşaltan, milyarlarca dolarımızı çalan Küresel Sermaye Baronlarının gazeteleri MÜTHİŞ BİR İTTİFAKLA geliyor. İçeride de zaten İTTİFAKLAR ortada. Önemli olan biz ne yapacağız? Dışarıdakilerle, içeridekilerin KOALİSYON'una teslim mi olacağız?


27 Mayıs'tı dün... Halkın seçtiği, "Benim Başbakanım" dediği kişiyi darağcına çıkaranların "UTANÇ" günü... Akılalmaz yalanlarla ve iftiralarla içeridekiler idam sehpası kurdu. Dışarıdakiler de alkış tuttu. Menderes'in asılmasını alkışlayanların başında, bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı durdurmak için NATO'yu göreve çağıracak kadar şapşallaşan New York Times gazetesi vardı.

Daha darbe olmadan önce "Menderes için böyle giderse kötü şeyler olacak" diye haber yapıyordu.

Tıpkı bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan'da olduğu gibi Menderes'e de aynı cümleleri silah yaparak saldırıyor ve "Hem basını hem de muhalefeti müthiş baskı altına aldı" diye yazıyordu.

Bugün neyse dün de aynısının tıpkısıydı. Bizim darbeleri ABD'de BARONLAR planlanıyordu nasılsa.

Ardından plan uygulanmadan önce Amerikan medyası aracılığı ile içeridekilere mesajlar veriliyordu. İçeridekiler de her türlü yalan ve iftirayla harekete geçiyor, manşetlerle kamuoyu darbeye hazırlanıyordu. New York Times darbe öncesi "İnönü liberal" diye haber yapıyordu.

"Menderes baskıcı" diye bağırıyordu sayfalarında.

1966'da Türkiye'deki darbelere övgüler yağdırıyordu. "Asker ne zaman siyasete etkide bulunsa bu hep LİBERAL yönde oldu" diyerek alkış tutuyordu. Türkiye'de baskıcı yönetim olduğunu iddia eden sözde ÖZGÜRLÜKÇÜ gazete DARBELERE övgüler yağdıracak kadar da FAŞİST bir zihniyete sahipti.

İsrail lobisinin bir numaralı gazetesiydi. Aydın Doğan'ın gazetesi Hürriyet aynen böyle yazmıştı New York Times için. İsrail lobisinin bir numaralı gazetesi olduğuna göre doğal olarak, Filistin'den bir karış toprak dahi vermeyerek İsrail'in kuruluşunu geciktiren Sultan Abdülhamid de bu şerefsizlerden nasibini alacaktı. Nitekim Sultan Abdülhamid'e de 100 yıl önce aylarca hakaret ederek "Diktatör" diye ağıza alınmayacak iftira ve küfürlerle saldırıyorlardı.

Özal dahi nasibini alıyordu bu TÜRKİYE düşmanı gazeteden. "Osmanlı hükümdarı gibi davranıyor kibirli Özal...


Hanedanlık kuruyor" diye ötüyordu. Mart 1991'de "Özal asi, azgın, zaptedilmez bir hanedanlık kurdu" cümlesini başlığa taşıyordu. "Türkiye'de, Amerika'da ancak pembe dizilerde olacak çıplak hırs var. Ülke Özal hanedanı tarafından entrikalar, güç mücadeleleri ile idare ediliyor" diye yazıyordu.

Özal vefat ettiğinde de "Kavgacı adam öldü" diye başlık ve göbek atıyordu. "Pervasızca gücü seven, intikam peşinde koşan adam" diye de ekliyordu.

Sözde Ermeni Soykırımı ilanlarına sayfalarını açan bu gazete Türkiye yanlısı ilanı yayınlamıyordu. 150'ye yakın Türk-Amerikan toplum kuruluşu ortak bir ilan hazırlıyordu. Ermenilerle Türkler arasında gerçekleşen olaylarla ilgili tartışmaların tarihçilere, akademisyenlere bırakılmasını istiyordu o ilan. "Gelin BARIŞ yürüyüşü yapalım Washington'da" diyordu. Ancak TARAFSIZ (!) gazete reddetti bu ilanı.


Gazetenin reklam biriminden Michael Hayden, hukuk biriminden aldığı uyarıyı anlatıyordu Anadolu Ajansı'na. "Reklam metni, gazete editörlerinin son beş yıldır yazdıklarının karşısında olacağı" uyarısıydı bu. Paralele, Türkiye'yi yerden yere vuran CHP'lilere sayfalarını açan gazete, Barış Yürüyüşü çağrısına KEPENK indiriyordu. Onların tek bir yayın politikası vardı.

Türkiye DÜŞMANLIĞI varsa her türlü haber ve ilan yayınlanabilirdi. Hukuk büroları öyle diyordu. "Bizim yazarların yıllardır yazdıkları yalanlara ayıp etmiş oluruz" diye de uyarıyordu. İngiliz Times gazetesi de HDP Genel Başkanı Demirtaş'a övgüler yağdırıyordu dün. "HDP Erdoğan'ın mutlak iktidarını bozabilir" diye başlık atıp, def çalıyordu. Demirtaş için "Yakışıklı, karizmatik ve sadece 42 yaşında" diye yazarak öpüyor, kokluyordu.

Times"dan bu haberi alıp yayınlayan BBC de muhabirlerini Kadıköy'e gönderiyordu. "Kadıköy'de yüzde 70 oyu olan CHP, taktiksel olarak HDP'ye oy verecek mi?" diye araştırma yaptırıyordu umutla. BBC muhabiri, daha seçim yapılmadan "HİLE var" algısını yayan kurumların çalışmasına gönüllü olarak katıldığını anlatıyordu ballandıra ballandıra.

13 sene öncesine kadar Türkiye'yi koaliyonlara mahkum edip, soyup soğana çeviren, bankaların içini boşaltan, milyarlarca dolarımızı çalan Küresel Sermaye Baronlarının gazeteleri MÜTHİŞ BİR İTTİFAKLA geliyor. İçeride de zaten İTTİFAKLAR ortada. Önemli olan biz ne yapacağız? Dışarıdakilerle, içeridekilerin KOALİSYON'una teslim mi olacağız? Yoksa KOV-ALİSYON mu yapacağız?

Bekir Hazar

Takvim



Erdoğan kiminle savaşıyor

Necdli Muhammed diyor ki: "Safiye benimle İsfahan'a geldi ve iki ay müta nikahı ile yaşadık."


Necdli Muhammed, İngiliz Casus Hempher tarafından kıskaca alınan ve Suudi Arabistan'da vehabilik mezhebi kurdurulan kişi. Casus Hempher anılarında "Safiye ile Necdli Muhammed'i ben evlendirdim.Safiye bir İngiliz casusuydu" diyor.

Hempher Londra'ya dönüyor. Yerini Abdülkerim diye biri alıyor. Ve Londra'daki casus Hempher'e, Muhammed'- den şöyle bir mektup geliyor:

"Abdülkerim de, benimle Şiraz'a geldi. Safiye'den daha güzel ve daha cazip Asiye isminde bir kadın daha buldu. O kadınla da müta ile hayatımın en neşeli dakikalarını geçirdim."

Peki İngiliz casusu Safiye'nin yerini alan yeni eş Asiye kimdi? Hempher onu da şöyle anlatıyor anılarında:

"Abdülkerim, İsfahan Celfa'da oturan, İngiliz Sömürgeler Bakanlığının hristiyan bir ajanıdır. Asiye ise Şiraz Yahudilerinden olup, bakanlığın başka bir ajanıdır. Dördümüz, Necdli genci ileride kendisinden bekleneni en güzel bir şekilde yapabilecek surette yetiştirdik."

Aradan yıllar geçiyor.


İngiliz BBC bir gençle yaptığı röportajı yayınlıyor.

"İşte El-Kaide kurucu üyesi ve İngiliz istihbaratı MI6 ajanı" diye takdim ediyor o genci.

Yani El-Kaide'nin kuruluşunda İngiliz ajanlarının yer aldığını itiraf ediyor. Ve dün bir haber yayınlanıyor İngiliz Daily Mirror gazetesinde. El-Kaide bağlantalı El-Şebab liderinin SAĞ kolu KADIN anlatılıyor haberde. Kadının lakabı, İngiliz gibi süt beyaz olduğu için "BEYAZ DUL". Adı Samantha Lewthwaite...


O bir İngiliz... Belli ki İngiliz Beyaz Dul, El-Şebab lideri ile büyük aşk yaşıyor.


Daily Mirror, "Kenya'daki Garissa Üniversitesi'ne düzenlenen ve 148 kişinin ölümüne yol açan saldırıyı BEYAZ DUL planladı" diyor. Türkiye Somali'den 1200 gence burslu eğitim vereceğini ilan ediyor. Onbinlerce genç Türkiye'de eğitim için sınava koşuyor.


Ekim 2011'de binlerce öğrenci söz konusu sınav sonuçlarını öğrenmek üzere Somali Eğitim Bakanlığında toplanıyor. El Şebab tarafından konulan bomba patlıyor ve Türkiye'den burs kazanan 70 öğrenci ölüyor, çok sayıda öğrenci ağır yaralanıyor.


ABD'li gazeteci Julia Harte, World Policy Journal dergisinin 2012 kış sayısında "Türkiye Afrika'yı sallıyor" diye yazıyor.


Somali'ye yaptığı yardımlar ve burslarla Afrika ülkelerini fethetmeye başladığını vurguluyor. İngiltere Dışişleri Bakanlığından üst düzey yetkilinin, Mogadişu sokaklarında her köşe başında bir Türk bayrağı görülmesinden duyduğu endişeyi aktarıyor.


Ve Somali petrol kaynıyor.

Bu ülkeye en çok yardımı İngilizler, sonrasında Türkiye yapıyor. World Policy Journal dergisi,

"İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague, Mogadişu'ya sürpriz ziyarette bulunarak ülkesinin Somali'yi yeniden inşa etmek istediğini söyledi. Bu heves İngiltere'nin pek azı keşfedilmiş olan Somali petrol rezervlerine olan ilgisiyle körüklenmişe benziyor" diye yazıyor.

2013 Mart ayı'nda bir haber tüm dünyaya geçiliyor. Haberde "Türk Petrolleri Anonim Ortaklığı, petrol arama-çıkarma stratejisine Afrika`yı da ekledi. TPAO Sudan, SOMALİ , Tanzanya, Nijer, Senegal ve Kamerun`da imza aşamasına geldi" deniyor.

Ve bir başka haber:

"Türkiye K.Irak'la petrol anlaşması yaptı." İşte bu haberlerden sonra Türkiye'ye dışarıdan ve içeriden toplu hücum başlıyor.

Gezi'yle, Oslo'yla, 17 Aralık'la geliyorlar. Ve gelmeye devam edecekler. Çünkü Türkiye Kandil'de 6 petrol kuyusu açmaya hazırlanıyor.
K.Irak'ta toplam 13 sahada gaz ve petrol arayacak. Doğalgazı K.Irak'tan bugünkü rakamlarla yüzde 50 daha ucuza getirecek.


50 yıllık anlaşmamız bulunan K. Irak'ta petrol ihtiyacımızın üçte birini biz üreteceğiz.


Cari açığımız kapanacak, enerjiye olan bağımlılığımız bitecek. Seçim sonrası, yapılan tüm anlaşmalar hız kazanacak.


Onun içindir ÇAKALLAR yurt dışından saldırıyor, içerideki yavruları da seçim öncesi ortalığı karıştırmaya çalışıyor.

Unutmayın Ankara'yı kontrol eden, Ortadoğu, Balkanlar ve Afrika'yı da kontrol eder. Onun için devamlı "İNDİRME" edebiyatı yapıyorlar. 7 Haziran onların kalplerine İNDİRECEK inşallah.

Bekir Hazar

Takvim


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder